Kategori arÅŸivi: Uncategorized

Üniversite Kalitesi Nas?l Ölçülür?

Üniversitelerde verilen e?itimin kalitesini etkileyen faktörler içinde en önemlisi ö?retim üyelerinin kalitesidir. Ö?retim üyelerinin kaliteleri ise, onlar?n ünvanlar? ile de?il, bilgi düzeyleri ve kendi alanlar?nda bilime yapt?klar? katk? ile ölçülür.

Üniversitelerin ana görevi yeni bilgi üretmektir.  Üniversite ö?retim üyesi, bir konuyu kitaptan okuyarak s?n?fta ö?rencilerine anlatan insan demek de?ildir.  Ö?retim üyesi, bilimin s?n?rlar?n? ilerleten ara?t?rmalar yapan, bu bilimsel çal??malar? uluslararas? akademik dergilerde yay?nlanan ve yarat?lmas?nda kendisinin de pay? olan en son bilimsel bulgular? ö?rencilerine aktaran insand?r.  Dolay?s? ile böyle bir bilim insan?ndan ders alan üniversite ö?rencisi, en son bilimsel metodlar? ve en yeni bilgileri kayna??ndan ö?renmi? olur.

Üniversite ö?retim üyelerinin bilgi ve uzmanl?k kalitelerinin en önemli göstergesi, bu insanlar?n kendi dallar?nda dünya bilim literatürüne yapm?? olduklar? katk?lard?r. Bu katk?lar, bilim insanlar?n?n yapt?klar? ara?t?rmalar sonucunda ortaya ç?kard?klar? yeni bilgilerin önemi ve yo?unlu?u ile ölçülür. Bunun ölçüsü ise, ö?retim üyelerinin uluslararas? hakemli akademik dergilerde yay?nlad?klar? bilimsel makalelerin miktar? ve kalitesidir.

?kinci  önemli gösterge, bilim insan?n?n yapt??? yay?nlar?n ayn? konu üzerinde çal??an di?er bilim insanlar? taraf?ndan ne derece önemsenip dikkate al?nd???d?r. Bunun ölçüsü ise, yay?nlanan bir makaleye ba?ka bilim insanlar? taraf?ndan daha sonraki tarihlerde yaz?lan makalelerde ne kadar at?f yap?ld???d?r.  Örne?in Dr. Ahmet ve Dr. Mehmet yapt?klar? ara?t?rmalar?n sonuçlar?n? ayn? y?l uluslararas? akademik bir dergide yay?nlam?? olsunlar. Bu, onlar?n kendi konular?na hakim olduklar? ve o konuda yeni bilimsel bilgi üretecek kadar kapsaml? olduklar? hakk?nda bir göstergedir. Bu makaleler bas?ld?ktan birkaç y?l sonra, Dr. Ahmet’in makalesinde yer alan bulgulara at?f yapan 2 ba?ka makale bas?lm?? olsun. Öte yandan, Dr. Mehmet’in makalesinde ortaya sundu?u yeni bilgileri kullanan ve onlara at?f yapan 20 makale bas?lm?? olsun.  Bu durum, Dr. Mehmet’in ke?fetti?i ya da ortaya ç?kard??? yeni bulgular?n bilim dünyas?nca daha önemli bulunmu? oldu?u anlam?na gelir.

Dünyan?n her yerinde bilim insanlar?n?n kaliteleri yapm?? olduklar? uluslararas? akademik yay?nlar ve bu yay?nlara yap?lan at?flar ile ölçülür.  Bu kriterler belli oldu?u için, ö?retim üyesinin kalitesini (kendi alan?nda uluslaras? düzeyde bilgi sahibi olup olmad???n?) ölçmek zor de?ildir. Bu ölçümü yapan organlar zaten var oldu?u için, önemli olan nereye bak?lmas? gerekti?inin bilinmesidir. Bu konuda çok faydal? ve kullanmas? son derece kolay olan bir alet, scholar.google.com web sitesidir.

Google’?n bir uzant?s? olan scholar.google.com sosyolojiden mühendisli?e, felsefeden ekonomiye kadar, konular? ne olursa olsun dünyan?n bütün bilim insanlar?n?n yapt?klar? yay?nlar? derleyen ve bu yay?nlara yap?lan at?flar? hesaplayan bir sitedir.

Üniversite Kalitesi Ölçme Rehberi: Akademik Yay?nlar

Bir üniversitenin herhangi bir bölümünün bilimsel kalitesini ölçmek için yap?lmas? gereken:

  • O bölümün web sitesine giderek ö?retim üyelerinin ad ve soyadlar?n? bir liste halinde yaz?n. Her ö?retim üyesinin durumunu ayr? ayr? inceleyeceksiniz.
  • Internette scholar.google.com adresine gidin.
  • Önünüze ç?kan pencereye ö?retim üyesinin ad?n? ve soyad?n? girin. Googlescholar size bu ki?inin yapm?? oldu?u yay?nlar?n isimlerini, nerelerde yay?nlanm?? olduklar?n? ve kaç adet at?f (citation) ald?klar?n? gösterecektir.

1) Makalenin ba?l??? 1. sat?rda görünür.

2) Makalenin yazarlar?, makalenin hangi y?lda ve nerede bas?ld??i 2. sat?rda görünür.

3) Onun alt?ndaki paragrafta makalenin özeti vard?r.

4) En alt sat?rda ise makaleye yap?lan at?f say?s? görülür. Makaleye yap?lan at?f say?s?, “Cited by” sözcüklerinden sonraki rakamd?r.

Önemli noktalar:

  • ?sim kar???kl???na dikkat etmek gerekir.  Ayn? isimli birden fazla bilim insan? mevcut olabilir.  Ayr?ca, birden fazla  yazar? olan makalelere dikkat etmek gerekir. Örne?in Mehmet Arslan adl? ki?inin yapt??? çal??malar? ar?yorsan?z, scholar.google.com size Mehmet Kaplan ve Ahmet Arslan adl? iki bilim insan?n?n birlikte yazd?klar? makaleleri de de ortaya ç?karacakt?r. ?simleri scholar.google.com’a yazarken “t?rnak” içine almak yararl? olsa da, bulunan makalelerin sizin arad???n?z bilim insan?n?n ait olup olmad???na dikkat etmek gerekir.
  • Scholar.google.com’un listesi ortaya ç?kt?ktan sonra Türkçe makaleleri, ve ?ngilizce yaz?lm?? fakat Türk dergilerinde bas?lm?? makaleleri ihmal edin. Bunlar?n bilimsel önemi yoktur. Bunun örnekleri Türk üniversitelerinin ve bankalar?n ç?kard?klar? dergilerdir. Bu makaleleri elimine edin. Türkiye hakk?nda yaz?lm?? makaleler içinde bile, bilimsel de?eri olanlar çok özel durumlar haricinde uluslararas? hakemli bilimsel dergilerde ?ngilizce bas?l?rlar.
  • Dan??mal?k raporu, internet yaz?s? vs. ?eklinde yaz?lm?? yaz?lar?n bilimsel de?eri yoktur. Elimine edin.
  • Makale, scholar.google.com’da görünse bile, hangi uluslararas? dergide bas?ld??? belli de?ilse, ihmal edin.
  • Geriye kalan makaleler, bu ki?inin bilgisinin ve bilime yapt??? katk?n?n göstergesidir.
  • Bu makalelerin alt?ndaki at?f say?lar? (Cited by), bu katk?lar?n di?er bilim insanlar? taraf?ndan ne derece dikkate al?nd???n?n göstergesidir.
  • Unutmamak gerekir ki, doktoras?n? yeni alm?? bir Yard?mc? Doçent ile, uzun y?llard?r ara?t?rma yapan bir Profesörün makale ve at?f say?lar? farkl? olacakt?r.
  • Baz? ara?t?rmalar bir ya da iki ara?t?rmac? taraf?ndan yap?l?rlar ve dolay?s?yla bu makalelerin bir ya da iki yazar? olur. Baz? akademik makalelerde ise yazar say?s? çok daha fazla olabilir. Makaleye yap?lan at?f say?s?n? o makalenin yazar say?s? ile oranlamak mant?kl?d?r.
  • Bilimsel makale basma yo?unlu?u bilim insan?n?n bölümüne göre de?i?ir. Örne?in, biyoloji ve kimya gibi laboratuvar yo?unlu?u olan bölümlerde laboratuvarlarda gruplar halinde yap?lan deneylerden bir konuda çok say?da makale üretilebilirken, bu durum sosyal bilimlerde mümkün de?ildir. Dolay?s?yla, iki bilim insan?n?n makale say?s?n? kar??la?t?r?rken bunlar?n ayn? bilim dal?nda olmalar?na dikkat etmek önemlidir (bir fizikçinin makale say?s? ile bir sosyolo?un makale say?s? kar??la?t?r?lamaz).
  • Son ve önemli bir nokta ise, makalelerin bas?ld?klar? dergilerin önem s?ralamas?d?r. Her bilim dal?nda baz? dergiler önemli ve ç???r açan ara?t?rmalar?n bas?ld??? yerlerdir. Yine her alanda, daha alt düzeyde, ve daha az önemli makaleleri basan dergiler vard?r. Bu nedenle, uluslararas? dergilerde bas?lm?? da olsalar, bilime yap?lan katk?n?n önemi aç?s?ndan her makalenin kalitesi di?erine e?it de?ildir. Üst düzey akademik dergilerde makale basmak daha önemli bir ba?ar?d?r bilim insan? aç?s?ndan. Hangi akademik derginin daha prestijli oldu?unu anlamak için o bilim alan?n?n akademik dergilerinin kalite s?ralamas?na dikkat etmek gerekir. Burada çetrefilli durumlar ortaya ç?kabilir. Örne?in, Dr. Ali’nin en önemli akademik dergilerden birinde bas?lm?? bir makalesi olsun, fakat bu makale sadece 20 adet ithaf alm?? olsun. Öte yandan Dr. Veli’nin üçüncü s?n?f bir akademik dergide bas?lm?? makalesi 200 ithaf alm?? olsun. Di?er bir deyi?le, Dr. Ali’nin makalesi önemli ve prestijli bir dergide bas?lm?? olmas?na ra?men, Dr. Veli’nin daha mütevazi bir dergide bas?lm?? olan makalesi bilim dünyas?n?n ilgisini daha çok çekmi?tir.  Bu durumda, makalelerin kendilerini okuyup fikir sahibi olmadan Dr. Ali ile Dr. Veli’yi s?ralamak biraz güç olabilir.  Fakat bu detay ?imdilik göz ard? edilebilir.        Türkiye için birinci derecede önemli mesele, üniversite ö?retim üyelerinin kendi konular?nda uzman olmalar?, konular?ndaki bilimsel geli?meleri yak?ndan takip etmekle kalmay?p, bilimin s?n?rlar?n? ilerleten yeni ve özgün ara?t?rmalar yapmalar? ve bilime yapt?klar?  bu katk?lar? uluslararas? akademik dergilerde (bu dergiler mütevazi bile olsa) yay?nlayabilmeleridir.

scholar.google.com vas?tas? ile kolayca yap?labilecek bu analiz sonucunda her üniversitenin her bölümündeki her ö?retim üyesinin yakla??k kalite düzeyini, ve dolay?s?yla bölümlerin kalite düzeylerini ortaya ç?karabilir ve de?i?ik üniversitelerin bölümlerini kar??la?t?rabilirsiniz.

Twitter: @NaciMocan

 

Kaliteli E?itim Neden Talep Edilmez?

Sat?c?lar, satt?klar? mal?n gerçek kalitesini bilirler. Fakat baz? piyasalarda al?c?lar?n sat?n almay? dü?ündükleri mal ve hizmetlerin kalite düzeylerini gözlemlemeleri mümkün olmayabilir. Di?er bir deyi?le, mal?n kalitesi hakk?nda al?c? ile sat?c? aras?nda bilgi asimetrisi olabilir.

Örnek olarak, diyelim ki ikinci el otomobil almaya karar verdiniz. Piyasada be?endi?iniz model otomobilden görünü? olarak birbirine benzeyen 10 adet sat?l?k araç olsun. Bu araçlar?n fiyatlar? birbirlerinden farkl?, fakat al?c? olarak sizin bu araçlar aras?ndaki kalite fark?n? ay?rt etmeniz mümkün olmas?n.  Bu durumda al?c?lar nas?l davran?r, sat?c?lar nas?l davran?r ve piyasada nas?l bir denge olu?ur?

Ekonomist George Akerlof’a 2001 y?l?nda Nobel Ödülü getiren bilimsel çal??malar göstermi?tir ki mal?n kalitesi hakk?nda al?c? ile sat?c? aras?nda bilgi asimetrisi olan piyasalarda, kaliteli ürünlere talep olmas? mümkün de?ildir. Akerlof ve di?er ekonomistlerin matematiksel modellerle ispat etti?i bu dengenin olu?ma nedeni basittir. Bu tip piyasalarda al?c?lar sat?n almay? planlad?klar? ürünün kalitesini de?erlendiremedikleri için, birbirine benzeyen ürünler içinde daha pahal? olan? almaktan kaç?n?rlar; bu nedenle daha pahal? olan ürüne talep olmaz. Dolay?s?yla, fiyat? daha yüksek (ve kalitesi de daha yüksek ) olan ürünler piyasadan çekilmek zorunda kal?rlar. Sonuçta piyasay? dü?ük kaliteli ve dü?ük fiyatl? ürünler doldurur. Akerlof’un tabiri ile, piyasa ”çürük limonlar” piyasas? haline dönü?ür.

Burada önemli olan nokta ?udur: Kaliteli ürün sat?n almak isteyenler bile fiyat? daha yüksek olan mal? almaya te?vik edilemezler, çünkü al?c? aç?s?ndan farkl? ürünlerin kalite farkl?l?klar?n? ay?rt etmenin yolu yoktur. Yukardaki araba örne?inde, d?? güzelli?i (kaporta vs.) birbirine benzeyen otomobillerin motor kaliteleri birbirinden farkl? oldu?u halde, al?c? bu kalite fark?n? göremezse, fiyat? daha fazla olan otomobili tercih etmeyecektir.

Piyasadaki 10 otomobilin sat?c?lar? birbirleriyle rekabet halinde olsalar bile, kalitesi daha iyi olan ve daha pahal? otomobillerin sat?c?lar? mallar?n?n kaliteleri hakk?nda al?c?ya inand?r?c? sinyaller veremedikleri sürece, yüksek kaliteli mallar?n al?c? bulmas? mümkün de?ildir.

Bu durum, üniversitelerin birinci s?n?f?nda ekonomi derslerinde ö?retilen ve asl?nda çok az say?da piyasada geçerli olan “tam rekabetilkesinin çökmesinin bir örne?idir.

Sat?c? ile al?c? aras?ndaki bilgi asimetrisinden dolay? çöken piyasalar?n örnekleri çoktur. Bunlar?n en önemlilerinden biri “E?itim piyasas?” d?r. Örne?in, son y?llarda yap?lan akademik çal??malardan biri, okul öncesi e?itim piyasas?n?n bu ?ekilde bilgi asimetrisinden muzdarip “çürük limon” piyasas? oldu?unu göstermi?tir.

Bu ara?t?rmada okul öncesi (ana okulu) e?itim kurumlar? piyasas? analiz edilmi?tir.  Çocuklar?n? okul öncesi e?itim kurumlar?na yazd?rmak isteyen anne-babalar?n önünde fiyat aç?s?ndan birbirinden farkl? alternatif okullar vard?r. Anne ve babalar çocuklar? için yüksek kaliteli e?itim arzu etseler bile, okullar aras?ndaki kalite fark?n? ay?rt edemedikleri için, çocuklar?n? daha pahal? okula yollamaktan kaç?n?rlar. Bu durumda okullar?n kaliteli (ve daha pahal?) e?itim vermelerinin ekonomik mant??? yoktur. Kaliteli e?itimin üretilmesi okul aç?s?ndan masrafl? oldu?undan, ve al?c?lar kalite belirsizli?i nedeniyle yüksek fiyatl? okullardan uzak durduklar? için, okullar?n bu piyasada yüksek kaliteli e?itim üretme motivasyonlar? olmaz. Sonuç olarak piyasa dü?ük kaliteli okullar taraf?ndan ele geçirilir.

Piyasan?n Bu ?ekilde Çökmesine Engel Olman?n Yolu Nedir?

Al?c? taraf?ndan kaliteye talep olmas?na ra?men piyasan?n al?c? ile kaliteli ürün sat?c?s?n? bir araya getirememesi sebebiyle ortaya ç?kan bu sorunun çözümü, problemin temelinde yatan “bilgi asimetrisi”ne çare bulmaktan geçer.

Baz? durumlarda üreticiler mallar?n?n kalitesi konusunda inand?r?c? sinyalleri tüketicilere kendileri ula?t?rabilirler. Bunun bir örne?i “Garanti Belgesi” dir. Benzerlerinden daha yüksek fiyatl? bir mal?n kalitesinin de daha yüksek oldu?unun bir göstergesi, sat?c?n?n o mal?n kalitesini “garanti etmesi” ve al?c?y? kalite hakk?ndaki ?ikayetlerin tatmin edilece?ine inand?rmas? ile olur. Bunun çok kullan?lan bir örne?i baz? mallar?n k?r?lma/bozulmaya kar?? sat?c? taraf?ndan belli bir süre bedelsiz yenilenmesi taahhüdüdür.

Fakat “Garanti Taahhütü”nü her mal ve hizmet için gerçekle?tirmek zordur. Örne?in, fabrikadan yeni ç?km?? s?f?r kilometrede otomobiller için garanti taahhütü yap?labilir, fakat ikinci el otomobiller için bu taahhüdün yap?lmas? zordur. Ayn? ?ekilde, garanti taahhüdünün hizmet piyasalar?nda uygulanmas? zordur.

Sat?c? ile al?c? aras?ndaki bilgi asimetrisinden dolay? olu?an bu problemin daha geni? kapsaml? bir çözümü, mal veya hizmetin kalitesi konusundaki bilginin al?c?ya bir üçüncü ?ah?s taraf?ndan verilmesidir. Bu üçüncü ?ah?s, devlet ya da özel sektör olabilir.

Yukarda bahsedilen okul öncesi e?itim kalitesi hakk?ndaki bilgi asimetrisi problemine önerilen (ve bu öneriden sonra Amerika’da ba?ar? ile uygulanan) çözüm, e?itim kurumlar?n?n kalitelerinin ba??ms?z bir organ taraf?ndan de?erlendirilmesi ve bu bilginin halka ula?t?r?lmas?d?r. Bu da, okullar?n ö?rencilere verdikleri e?itimin kalitelerinin incelenip de?erlendirilerek her okula verilen kalite puan?n?n ilan edilmesi ve bu i?lemin her y?l yenilenmesi ile olur.

Bu sistem sayesinde al?c?lar birçok alternatif okulun kaliteleri hakk?nda bilgi sahibi olmakta ve daha kaliteli e?itim talep edenler bu talebin hangi okullar taraf?ndan kar??lanabilece?ini görebilmektedirler. Öte yandan okullar bu sistem sayesinde kalitelerini al?c?lara gösterebildikleri için, okullar?n kalitelerini art?rmalar?na imkân do?mu? olmaktad?r.

Türkiye’nin Üniversite Piyasas?

Türkiye’deki üniversite e?itimi yukarda bahsedilen “çürük limon” piyasas?n?n bir örne?idir, çünkü üniversiteye girme çabas? içinde olan ö?rencilerin tercih etmeyi planlad?klar? üniversite ve bölümlerin kaliteleri hakk?nda gerçekçi fikirleri yoktur.  Üniversite ö?rencileri, okuduklar? bölümün kalite düzeyinden büyük ölçüde habersiz olduklar? ve kalitenin nas?l ölçüldü?ünü bilmedikleri için, daha yüksek kaliteyi talep etme durumlar? yoktur. Bu nedenle, üniversitenin de üretim masraflar?n? art?rarak kaliteyi yükseltme e?ilimi yoktur.

Üniversite giri? puanlar?, kalitenin güvenilir göstergesi de?ildir, çünkü giri? puanlar? ad? geçen üniversite ve bölüme olan talebin göstergesidir. Bu talep, üniversitelerin gerçek kaliteleri ile birlikte, o üniversiteler hakk?nda ortaya ç?km?? olan imajdan etkilenir. Gerçek kalitenin ö?renci taraf?ndan belirlenmesinin zor oldu?u durumlarda, üniversitelerin kalite imajlar?, asl?nda kalite ile hiç ilgisi olmayan yöntemler vas?tas? ile manipule edilebilirler. Örne?in üniversiteler reklamlar ile ve baz? ö?retim üyelerinin medyada görünürlük sa?lamalar? sayesinde üniversitenin isim ve marka de?erini olu?turmay?, ve bu isim a?inal???n?n ö?renciler taraf?ndan kalite ile ba?da?t?r?laca??n? planlayabilirler. Bu ve benzeri yöntemlerle (yeni binalar, spor salonlar? vs) “kalite imaj?” yarat?lan ve asl?nda e?itim kalitesi dü?ük olan üniversitelerin giri? puanlar? yüksek olacakt?r.

Uzun vadede, üniversitelerin kaliteleri i? piyasalar? taraf?ndan belirlenebilir. “A” üniversitesinin mühendislik fakültesinin uluslararas? bilgi ve donan?ma sahip ö?retim üyelerinden olu?tu?unu ve bu sayede “A” üniversitesinde mühendislik ö?rencilerine üst düzeyde e?itim verildi?ini dü?ünelim. Buna mukabil, “B” üniversitesi kalitesiz ve bilgisiz ö?retim üyelerinden olu?mu? olsun. Bu iki üniversitenin ö?rencilerinin kapasiteleri ayn? olsa bile “A” üniversitesinden mezun olanlar daha bilgili ve daha üretken olacaklard?r. ?? piyasas?nda bu iki grup mezunla muhatap olan i?verenler, mezunlar aras?ndaki üretkenlik fark?n? gördükten sonra, “A” üniversitesi mühendislik mezunlar?n? tercih edeceklerdir. Bunun sonucunda “A” üniversitesi mezunlar?n?n i? bulma olanaklar? daha yüksek ve maa?lar? daha yüksek olacakt?r. Bu durumu gözlemleyen lise mezunlar? iseA” üniversitesinin daha kaliteli e?itim verdi?i sonucuna varacaklar? için “A” üniversitesine olan ö?renci talebi artacakt?r.

Bu durum, i? piyasas?n?n kaliteli ve kalitesiz üniversiteleri ay?rmak aç?s?ndan ö?rencilere nas?l bilgi verdi?inin örne?idir. Fakat üniversite kalite sinyalinin bu ?ekilde i?veren üzerinden ö?renciye ula?mas? uzun y?llar alacak bir süreçtir ve özellikle yeni aç?lan üniversitelerin kalitelerinin bu ?ekilde belirlenebilmesi mümkün de?ildir.

Ayr?ca, “i?veren vas?tas? ile kalite sinyalinin ortaya ç?kar?lmas?” her e?itim dal? için kolay de?ildir. Örne?in, üniversitelerin felsefe bölümlerinden mezun olan bireylere özel sektörde talep yoksa, “i?verenin talebine dayanarak üniversitelerin felsefe bölümlerinin kalitesinin belirlenmesi” imkâns?zd?r.

Bu sebepler dolay?s?yla, lise ve üniversite ö?rencilerinin üniversitelerin kalitelerinin ölçülmesi konusunda fikir sahibi olmalar?, kaliteli üniversitelere olan talebi art?rmak ve bu sayede üniversiteleri e?itim kalitelerini yükseltmeye te?vik etmek aç?s?ndan çok önemlidir. Bunun nas?l yap?laca??n? bir sonraki yaz?da anlataca??m.

Twitter: @NaciMocan

FIRSAT MAL?YET?

Hükümet olarak, bir kasaban?n yollar?n? yeniden yapt?n?z. Bu yol yap?m?n?n maliyeti nedir? Muhasebe hesab? ile maliyet, yol yap?m?nda harcanan paralar?n toplam?d?r.

Ekonomistler için ise, bu maliyetin yan?nda ve daha önemli olarak F?rsat Maliyeti‘nin dü?ünülmesi gerekir. “F?rsat maliyeti,” bir i?i yaparken kaynaklar?n o i? için harcanmas?ndan dolay? yap?lamayan di?er bir ba?ka i?in, ve dolay?s?yla kaç?r?lan f?rsat?n de?eridir.

Örne?in kasabaya yol yap?m? için 6 milyon TL harcanm?? ise, ve e?er bu 6 milyon TL ile o kasabaya 3 okul yapmak mümkün ise, yap?lan yollar?n “f?rsat maliyeti” bu 3 okulun yap?lamam?? olmas?d?r.

Rasyonel bir yat?r?m karar? verebilmek için yol yap?m?ndan elde edilecek üretim, istihdam, gelir art??? ve sosyal faydalar? hesaplamak ve bu rakam? yol yap?m?n?n f?rsat maliyetini olu?turan alternatif yat?r?mdan elde edilecek fayda ile kar??la?t?rmak gerekir.

Hem Yol, Hem Okul Yapar?z!!

Anla??lmas? biraz çetrefilli olan konu, hem yolun hem de okulun neden yap?lamayaca??d?r.   Bunun sebebi, kaynaklar?n s?n?rl? olmas?d?r.   Di?er bir deyi?le, kaynaklar k?s?tl? oldu?u için her davran???n ve verilen her karar?n bir bedeli vard?r. Bu bedel, o davran?? sonucunda feragat edilmek zorunda kal?nan di?er bir alternatiftir.

Dolay?s?yla, yukar?daki örnekte, hem yol hem okul yapmaya yeterli kaynak olmad??? için, bir projeyi uygulamak di?erinden vaz geçmek anlam?na gelir ve vazgeçilen alternatif proje, yap?lan?n “f?rsat maliyeti”ni olu?turur.

Diyelim haftasonu futbol maç?na gitmeye karar verdiniz. Maça gidi? ve bilet paralar? toplam? 150 TL olsun ve bu i? için gidis-geli? dahil 5 saat harcayaca??n?z? dü?ünelim. Öte yandan, patronunuz ayn? saatler içinde i?e gelip fazla mesai yapman?z? teklif etti diyelim, ve bu mesainin ücreti 100 TL olsun. Bu durumda, maça gitmenin f?rsat maliyeti, elde edebilece?iniz, fakat feragat etti?iniz 100 TL mesai ücretidir. Maça gitmenin gerçek maliyeti ise, cebinizden ç?kan 150 TL ve feragat edilen 100 TL olmak üzere toplam 250 TL’s?d?r.

Maliyetleri s?rf “para” baz?nda dü?ünmemek gerekir. Televizyonda ayn? anda bir spor program? ve bir film yay?nlan?yorsa ve siz spor program?n? seyretmeye karar verdiyseniz, spor program?n? izlemenin f?rsat maliyeti, filmi izleyememektir.

Bu temel ekonomik kavramlar?n anla??lmas? hem ülke yönetiminde, hem de bireylerin ülke ekonomisinin gidi?ini sorgulamas?nda çok önemlidir.

Çok basit bir iki örnek verelim. Herhangi bir i?te çal??mayarak evde oturman?n “f?rsat maliyeti,” çal??arak elde edilebilecek ücretten feragat etmektir. Dolay?s?yla, çal??may? dü?ünen bireye piyasada teklif edilen ücret dü?ük ise, çal??may?p evde oturman?n maliyeti dü?üktür, ve bu durumda bireyin çal??ma e?ilimi azal?r. Türkiye’de kad?nlar?n ev d???nda çal??ma e?ilimlerinin son derede dü?ük olmas?n?n bir sebebi kad?nlara verilen ücretlerin erkeklere göre az olmas?d?r. Bu sebeple, kad?nlar?n i?gücüne dahil olabilmelerinin önemli bir yolu kad?nlar?n i? piyasas?nda kar??la?t?klar? ayr?mc?l??a hukuki yollarla engel olmak ve kad?n-erkek bütün çal??anlar?n e?itim düzeylerini ve üretkenliklerini yükselterek onlar? daha yüksek ücret ile talep edilir duruma getirebilmektir.

?kinci bir örnek, yakla?an 1 Kas?m Seçimi öncesi üç büyük partinin halka vaat ettikleri programlard?r. Bu vaatler her kesime para da??tmak üzerine kurulu, vaat edilen paralar?n “f?rsat maliyeti”ni hiçe sayan davran??lard?r. Kaynaklar k?s?tl? oldu?una göre, da??t?lmas? planlanan bu paralar?n alternatif kullan?m alanlar? ve f?rsat maliyetlerini hesaplamak gerekir. Örne?in bireylerin kredi kart? faiz borçlar?n? silmek, bu bireylere devlet bütçesinden para transferi yapmak demektir. Vergilerle toplanm?? bu paralar ile borç faizlerini silmenin f?rsat maliyeti, o paralar?n kullan?labilece?i bir çok ba?ka i?in (e?itimden altyap?ya kadar) yap?lamamas? anlam?na gelir. ??in ac? yönü, f?rsat maliyeti yüksek bu popülist projeler ekonomik rasyonelden uzak olduklar? için uzun vadede ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemekte ve halk?n aleyhine olmaktad?rlar.

Sonuç olarak, Nobel Ödülü verilen, a??r matematik temelli olan ekonomi biliminin en basit konseptini görmezden gelmek, ülkenin kaynaklar? sonsuzmu? gibi davranmak, toplumdaki bireylerin refah ve mutluluklar?n? olumsuz yönde etkilemek demektir.

Twitter: @NaciMocan

ÇEVRE K?RL?L???, ?NSAN SA?LI?I VE EKONOM?K GEL??ME

Dünyan?n ekonomik ve sosyal olarak ileri ülkeleri ile geli?mekte olan ülkeler aras?ndaki en önemli farklardan biri, ileri ülkelerde karar vericilerin ekonomik ve sosyal politikalar?n birbirine ba?l? oldu?unun fark?nda olmalar? ve bu politikalar? büyük ölçüde bilimsel bilgiler ?????nda yönlendirmeleridir.

Örne?in, ileri ülkelerde ekonomik planlar yap?l?rken ekonomi ile insan sa?l??? aras?ndaki iki yönlü ili?ki (ekonominin insan sa?l???na ve insan sa?l???n?n ekonomiye olan etkisi) göz önüne al?n?r. Öte yandan, geli?mekte olan ülkelerin büyük ço?unlu?u üretimlerini ve istihdamlar?n? art?rmaya çal???rken, kullan?lan üretim teknolojilerinin çevreye ve insan sa?l???na olan etkisini ihmal etmektedirler.

Bu durumun en güzel örne?i Çin’in durumudur. Son ara?t?rmalara göre, Çin’in kentsel kesiminde insanlar?n yüzde 80’i sa?l?k aç?s?ndan zararl? derecede yüksek hava kirlili?ine maruzdur. Çevre korumas?n? dikkate almayan ve eski üretim teknolojileri yüzünden, ozon, karbondioksit, nitrojen oksit gibi gazlar?n ve PM10 yo?unlu?unun a??r? düzeylere ç?km?? olmas?, solunum hastal?klar?, kanser ve benzeri ciddi sa?l?k sorunlar?n? beraberinde getirmektedir. Örne?in, Beijing (Pekin) ?ehrinde hava kirlili?inin yüksek düzeye ula?t??? günlerde bir insan?n bir günde soludu?u hava, günde 40 paket sigara içmi? olmas?na denk gelmektedir.

Beijing_poll             (Çin’in bir çok ?ehri gibi Beijing de yüksek hava kirlili?i merkezlerinden biri)

Ucuz ve kirli kömürle enerji sa?layan ve filtre sistemi olmayan fabrikalar, havay? egzoz gaz?na bo?an ta??ma araçlar? gibi üretim faktörleri, dü?ük maliyetli fakat çevreyi kirleten teknolojilerin basit örnekleridir.

H?zla büyümeye çal??an birçok ülke k?sa vadede ucuz ve eski teknoloji kullanmak yoluyla dü?ük maliyetli üretim yaparak dünya ile rekabet etmek ve ekonomik olarak geli?mek isterlerken kendilerini bir tuza??n içinde bulmaktad?rlar.

Bu tuzak da ?udur: Ucuz üretim ve h?zl? ekonomik geli?me u?runa çevre kirlili?i yaratarak o ekonomide üretim yapan insanlar?n sa?l???n? bozan ülke, bu davran???n bedelini gelecekte daha dü?ük ekonomik büyüme ya?amak ?eklinde ödeyecektir. Bunun sebebi ?udur: Çal??anlar?n sa?l?klar?n?n bozulmas? i? günü kayb?na ve verimlilik azalmas?na yol açarak ekonomik geli?meyi frenlemektedir. Ayr?ca, hava kirlili?inin yol açt??? hastal?klar sonucunda ortaya ç?kan erken ölümler i? gücü kayb?na ve ülkenin insan sermayesinin azalmas?na (çal??anlar?n verimli y?llar?nda ölmeleri sebebiyle) yol açarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir.

 Bilimsel ekonomik ara?t?rmalar yukar?da bahsedilen ili?kilerin boyutlar?n?n hesaplanmas?n? sa?lam??t?r. Di?er bir deyi?le, hava kirlili?inin belli bir düzeyden ba?ka bir düzeye gelmesinin o ekonomideki üretime ve gelirlere etkisinin ne boyutta olaca?? bilimsel ara?t?rmalar ?????nda bilinmektedir.

Ekonomistlerin bu etkiyi ne kadar ciddiye ald?klar?n?n ve uzun vadeyi ne ölçüde hesaba katt?klar?n?n bir göstergesi, hava kirlili?inin henüz do?mam?? (ana karn?nda) olan çocu?un sa?l???na etkisinin hesaplanm?? olmas?, ve ayn? ?ekilde, bebek sa?l???n?n uzun vadede gelirlere ve ekonomiye olan etkisinin bilimsel metodlarla incelenmi? olmas?d?r.

Bilimsel çal??malar göstermi?tir ki hava kirlili?i, herkesi oldu?u gibi hamile kad?nlar? ve ana karn?ndaki bebeklerin sa?l???n? da olumsuz etkilemektedir. Hava kirlili?inin bebek sa?l???na do?rudan etkilerinden biri bebek ölümlerini art?rmas?d?r. Ölmeyen bebeklerin sa?l???n?n en önemli göstergelerinden biri bebe?in do?umdaki a??rl???d?r. Hamile iken hava kirlili?ine maruz kalan annelerin bebeklerinin do?umdaki a??rl??? daha azd?r. Bu bebeklerin do?arken 2.5 kg’dan daha hafif do?ma ve hastanelerde yo?un bak?ma girme ihtimalleri de daha yüksektir. Yine ekonomistlerin yapt?klar? çok say?da ara?t?rma göstermi?tir ki, bebe?in do?umdaki a??rl???n?n y?llar sonra okuldaki ba?ar?ya do?rudan etkisi vard?r. Bu etki, do?umda sa?l?ks?z olan (a??rl??? dü?ük olan) bebeklerin ö?renme zorluklar?ndan dolay? ortaya ç?kmaktad?r. Ö?renme zorlu?u ve okuldaki ba?ar?s?zl???n sonucunda ise, bu çocuklar büyüyüp i? hayat?na girdiklerinde üretkenlikleri daha dü?ük olmaktad?r. Dolay?s?yla i? bulma ?anslar? daha az, i? bulma durumunda ise ücret ve maa?lar? daha dü?ük olmaktad?r. Yap?lan ara?t?rmalar, bebe?in do?umdaki a??rl???n?n %10 artmas? durumunda, o bebek yeti?kin insan oldu?unda gelirinin %1.3 artt???n? ortaya koymaktad?r.

Özet olarak, ?imdiye kadar yap?lm?? olan bilimsel ekonomik ara?t?rmalar ?????nda ?u hesab? yapmak kolayd?r. Ölçülen hava kirlili?i belli miktarda artarsa, bu art???n sonucunda olu?an hastal?k tedavi masraflar?, i? gücü kayb? ve üretkenlik dü?ü?ü ?eklindeki orta vadeli ekonomik maliyeti hesaplamak mümkündür. Ayn? ?ekilde, hava kirlili?inin sebep oldu?u çocuk sa?l???ndaki bozulma nedeni ile bir sonraki neslin üretkenli?indeki azalman?n ekonomik maliyetini hesaplamak mümkündür. Bu maliyetler toplam?, ülkede hava kirlili?inden dolay? olu?an refah kayb?n?n ölçüsüdür.

POL?T?KACILAR VE GÜNÜ KURTARMAK

Çevre kirlili?inin ekonomik geli?meye önemli olumsuz etkileri olmas?na ra?men, geli?mekte olan ülke politikac?lar? çevre korumas?na neden yeteri önemi göstermezler? Bunun iki sebebi vard?r. Birincisi, yukar?da k?saca özetledi?im maliyet hesab?n?n teknik olarak kendi ülkeleri için nas?l yap?laca??n? bilmezler. Ya da, bilirler ve bu maliyetin fark?ndad?rlar fakat bu maliyeti ilerki nesillerin s?rt?na yüklemeyi planlam??lard?r. Di?er bir deyi?le, çevreye, insan sa?l???na ve gelecekteki üretkenli?e darbe vurma pahas?na bugünkü üretimi art?rman?n kendileri aç?s?ndan faydal? oldu?una karar vermi?lerdir. Bu durumun ortaya ç?kmas?nda halk?n çevre-sa?l?k-ekonomi ili?kisi konusunda bilgi sahibi olmas?n?n zorlu?u ve dolay?s?yla çevre korumas? konusunda talebi olmamas? da önemli rol oynamaktad?r. Ayr?ca, gelir seviyesi çok dü?ük olan ve halk?n açl?k s?n?r?nda oldu?u ülkelerde k?sa vadeli ve miyop politikalar?n a??rl?kta olmas? ve gelece?in hesab?n?n yap?lmamas? do?ald?r.

HAVA K?RL?L??? SIFIR MI OLMALI?

Yanl?? anla??lmamas? gereken bir nokta, hava ve çevre kirlili?inin s?f?ra inmesinin (çevrenin tamamen temiz olmas?n?n) optimal sonuç olmad???d?r. Çünkü çevre temizli?inin bir maliyeti vard?r. Üretim araçlar?n? ve teknolojilerini çevreyi hiç kirletmeyecek duruma getirmek (bütün ula??m araçlar?n?n elektrik ile çal??mas?, bütün fabrikalar?n güne? enerjisi ile çal??mas?, vs.) çok pahal? bir yat?r?md?r. Ve, ?u an için, ileri ülkelerde bile s?f?r çevre kirlili?ine ula?man?n ekonomiye getirece?i fayda üretim teknolojilerini tamamen temiz duruma getirmenin maliyetini kar??layamamaktad?r. Dolay?s?yla “s?f?r kirlilik” hedefi ekonomik mant???n d???ndad?r. Fakat önemli olan, ülke için “optimum kirlilik” düzeyinin neresi oldu?unu hesaplamak ve emisyon düzenlemelerini ve di?er çevre yönetmeliklerini bu hesaba göre belirlemektir.

 ?ÇMEYE AYRANIMIZ YOKKEN, BU KONU FANTAZ? DE??L M??

 Gelir seviyesi çok dü?ük olan, insanlar? açl?k s?n?r?nda olan toplumlar “günü kurtarmak” derdinde olduklar?ndan, ekonomik üretimden do?an çevre kirlili?inin geri dönüp ekonomiye yapt??? olumsuz etkiyi ihmal edebilirler.  Öte yandan, Türkiye gibi orta gelir düzeyindeki ülkelerde çevre kirlili?inin ekonomiye olan olumsuz etkisini hesaba katmak gerekir.

Bu konunun “fantazi” olup olmad???n?n cevab?n? vermek için ?u gibi sorulara cevap vermek yeterlidir.

1) Hamile iseniz, do?umda çocu?unuzun hava kirlili?i yüzünden ölmemesi için gelirinizden kaç TL feragat etmek istersiniz?

2) 45 ya??nda kanserden ölmek yerine 75 ya??na kadar ya?amak için, her ay maa??n?z ne kadar?n? vermek istersiniz?

3) Çocu?unuzun ö?renme zorlu?u ya?ayarak az gelirli ve zor bir hayat geçirmesine engel olmak için kaç TL verirsiniz?

4) 60 ya??nda emekli olup 75 ya??nda  ölmeyi planlarken, hava kirlili?i yüzünden kanser olup 40 ya??nda ölme riskinizin % 5 oldu?unu anlad?n?z.  Bu riski s?f?ra indirip 75 ya??na kadar ya?amak için her ay maa??n?z ne kadar?n? vermeye raz?s?n?z?

Bu tip sorulara verdi?iniz cevaplar s?f?rdan büyük rakamlar içeriyorsa, bu sizin için ekonomik geli?me  ile çevre kirlili?i ili?kisinin “önemsiz bir detay” olmad???n? gösterir.

Twitter: @NaciMocan

36 Ki?inin Üretip 100 Ki?inin Tüketti?i Ekonomi

?çinde 100 ki?inin ya?ad??? bir ülke dü?ünün.   Bu yüz ki?iden 20’si 18 ya??ndan küçük ya da 65 ya??ndan büyük olsun. Di?er bir deyi?le, okul ya??nda olan ya da emeklilik dönemindeki toplam ki?i say?s? 20 olsun. Bu demektir ki, 100 ki?ilik bu ülkede, çal??maya ve üretmeye en uygun olan 18-65 ya? aral???nda 80 birey vard?r.

Bu 80 ki?iden 40’? erkek 40’? kad?n olsun. Bu erkeklerinin içinde bir i?te çal??anlar?n oran? % 66 olsun. Bu demektir ki 40 erke?in 26’s? çal??makta, üretmekte ve gelir kazanmaktad?r. Geri kalan 14 erkek ise çal??mamaktad?r. Bunlar?n çok az bir k?sm? okula gitmekte, büyük ço?unlu?u ise evde oturmakta veya bo?ta gezmektedir.

Kad?nlar?n çal??ma oran? % 25 olsun. Bu demektir ki, çal??ma ya??nda olan 40 kad?ndan 10 tanesi çal??makta, di?er 30’u evde oturmakta ya da bo?ta gezmektedir.

Sonuç olarak bu toplumda çal??arak üretim yapan insan say?s? 26 erkek ve 10 kad?ndan olu?an toplam 36 ki?idir. Bu 36 ki?i taraf?ndan yap?lan üretimden elde edilen gelir ise 100 ki?i taraf?ndan payla??lmaktad?r. Di?er bir deyi?le, 36 ki?inin çal??mas? 100 ki?iyi beslemek durumundad?r.

 Yukarda verilen bu rakamlar rastgele bir örnek de?il, Türkiye’deki durumun ta kendisidir. Türkiye’de ki?i ba??na dü?en gelirin az olmas?n?n nedeni az insanla üretilen gelirin (Gayri Safi Milli Has?la’n?n) çok insana pay edilmesidir.

Dünyan?n di?er ülkelerinde durum nedir?

Dünyan?n bir çok ülkesinde çal??ma ya??ndaki erkek nüfusun %75 – %80’i bir i?te çal??maktad?r. Alman erkeklerinin yüzde 76’s?, Meksika’l? erkeklerin 81’i, Rus erkeklerinin yüzde 73’ü, Japon erkeklerinin y?zde 89’u  bir i?te çal???rken, Türk erkeklerinin sadece yüzde 66’s? çal??maktad?r.

Di?er ülkelerde çal??ma ya??ndaki kad?nlar?n yakla??k % 65’i çal??makta iken, Türkiye’de bu oran % 25’dir. Türkiye’de her 4 kad?ndan sadece bir tanesi çal??maktad?r.

Dolay?s?yla, Türkiye’de 100 ki?iyi beslemek için sadece 36 ki?i çal??makta iken, di?er ülkelerde 100 ki?iyi beslemek için 59 ki?i çal???p üretmektedir.

Alt? çizilmesi gereken çok önemli bir nokta, Türk kad?nlar?n?n %25’lik çal??ma oran?n?n OECD ülkeleri içinde aç?k ara sonuncu olmas?d?r. Örne?in, Norveç’li kad?nlar?n %75’i, Portekiz’li kad?nlar?n %65’i, Güney Kore’li kad?nlar?n %57’si, Meksika’l? kad?nlar?n %45’i çal???rken Türk kad?nlar?n?n sadece dörtte birinin çal???yor olmas? Türk ekonomisinin aya??ndaki parangad?r.

Kad?nlar?n evde çal??malar? i? de?il mi?

 Çocuk büyütmek, yemek yapmak gibi faaliyetler kad?nlar?n ev d???nda çal??malar?na engel de?ildir. Güney Koreli, Meksikal?, Frans?z, vs., her milletin kad?nlar? ev d???nda üretim yaparak ekonomik hayat?n içine girmektedirler ve bu ülkelerde de çocuklar bak?lmakta, yemekler yap?lmakta, aile hayatlar? ya?anmaktad?r. Kad?nlar?n yüksek oranda çal??t??? toplumlarda, çocuklar okulda daha az ba?ar?l?, aileler daha az mutlu de?ildir.

Sonuç olarak, Türk kad?nlar? ekonomik hayat?n içine girmeden, Türk Kad?n?’n?n OECD sonuncusu durumunda olan %25’lik çal??ma oran? yükseltilmeden, ?u anki durumda 36 ki?inin çal??arak 100 ki?iyi besledi?i Türkiye ekonomisi ki?i ba??na geliri h?zla yükseltemez.

 ?çinde 100 ki?i olan bir sandalda 64 ki?i oturuyor ve kürek çekmiyorsa, geri kalan 36 ki?inin kürek çekerek bu 100 ki?ilik sandal? ilerletmesi zordur.

Twitter: @NaciMocan

ÜN?VERS?TE KAL?TES? ve MEZUNLARIN SORUMLULU?U

Üniversitelerin kaliteleri, bilime yapt?klar? katk? ile ölçülür. Dünya’da ve Türkiye’de üniversite kalitesi, üniversitelerin kadrolar?nda bulundurduklar? önemli bilim insanlar?n?n say?lar? ve bu ki?ilerin yapt?klar? ara?t?rmalar?n ve bilimsel yay?nlar?n miktar ve kaliteleri ile ölçülür. Kaliteli üniversitelerin kadrolar?nda kendi uzmanl?k konular?nda bilimin s?n?rlar?n? zorlayarak yeni bilgi üreten ve o konunun uluslararas? literatürüne katk? yapan akademisyenler bulunur. Bu yeni bilgiler ö?renciye de aktar?ld??? için, bilimsel düzeyi daha yüksek üniversitelerin mezunlar? daha bilgili, daha yetkin ve daha üretken olurlar. Bunun bir uzant?s? olarak da, i? piyasas?nda talep görürler ve kazançlar? daha yüksek olur. E?er A üniversitesi B üniversitesinden bilim kalitesi olarak daha ileride ise, A üniversitesinin mezunu B üniversitesi mezununa göre daha kolay i? bulacak, maa?? daha fazla olacak ve i? piyasas?ndaki rekabette ayakta kalmas? daha kolay olacakt?r.

Üniversitelerin kalitelerini yükseltmeleri için kendi konular?nda uzman, dünya bilim piyasas?nda rekabet edebilen (ara?t?rma sonuçlar?n? uluslararas? hakemli bilimsel dergilerde yay?nlayabilen) bilim insanlar?n? kadrolar?na transfer edebilmeleri ve bu ki?ilere ara?t?rma yapabilecekleri ortam? (laboratuvarlar, bilgisayar donan?mlar?, ara?t?rma fonlar?, vs.) sunmalar? gerekir.   Bu pahal? bir üretimdir.

Örne?in, 3,500 ö?rencisi olan Sabanc? Üniversitesi’nin y?ll?k bütçesi 120 milyon TL civar?ndad?r. Bu demektir ki, Sabanc? Üniversitesi’nde y?lda ö?renci ba??na 33,000 TL harcanmaktad?r. Bu 120 milyon TL’l?k bütçe, üniversitenin ara?t?rma ve e?itim masraflar?n? tam olarak kar??layamad??? için, ortaya ç?kan bütçe aç??? vak?f ve ?ah?s ba???lar? ve üniversite d???ndan al?nan proje gelirleri ile desteklenmektedir. Di?er bir deyi?le Sabanc? Üniversitesi’nde üretilen bilginin ve bunun ö?renciye aktar?lmas?n?n maliyeti ö?renci ba??na her y?l 40,000 TL civar?ndad?r. Bu rakam Koç ve Bilkent gibi nisbeten kaliteli di?er özel üniversitelerde de bu civardad?r.

Öte yandan, devlet üniversitelerinin ço?u son derece yetersiz bütçelerle çal??makta, ve bu sebeple de kadrolar?ndaki akademisyenlerin kaliteleri ve ö?rencilerinin e?itim düzeyi yükselememektedir. 40,000 ö?rencili Ankara Üniversitesi’nde ö?renci ba??na bütçe 15,000 TL; yine 40,000 ö?rencisi olan Celal Bayar Üniversitesi’nde ö?renci ba??na bütçe sadece 6,000 TL’d?r. Bu derece dü?ük harcama ile kaliteli e?itim vermek mümkün de?ildir.  Türkiye’nin “isimli” üniversitelerinden mezun olan ö?rencilerin bile dünya piyasas?nda rekabet etmeleri zor iken, akademik kalitesi zay?f üniversitelerden mezun ö?rencileri daha büyük zorluklar beklemektedir.

Türk hükümetlerinin devlet üniversitelerinin kalitelerini yükseltmek amac?na yönelik plan? yoktur. Devlet üniversitelerinin kalitelerini art?rmaya yönelik kayna??n bir k?sm? MEZUNLARDAN gelmelidir.

Üniversite Mezunu’nun Durumu

Üniversite e?itimi almak, bireylerin kendilerine yapt?klar? bir ekonomik yat?r?md?r. Türkiye’de üniversite mezunlar?, lise mezunlar?na oranla, i? hayatlar? boyunca ortalama olarak toplam 600,000 TL daha fazla gelir elde ederler.

Devlet üniversiteleri ücretsizdir. Di?er bir deyi?le, vergi veren vatanda?lar devlet üniversitelerinde okuyan her ö?renci ad?na, bu okullar?n üretim maliyetini kar??lamak üzere, yakla??k toplam 100,000 TL ödemektedirler.  Bunun anlam?, halk taraf?ndan ba?ka ?ekillerde kullan?labilecek olan bu paran?n (yol yap?m?, memur maa?lar?n?n art?r?lmas?, bütçe aç???n?n kapat?lmas?, vs.) üniversitede okuyan bireyi “desteklemek” için kullan?lm?? olmas?d?r. (Bu durumun yanl??l???n? anlatan yaz? burada)

Buna ra?men, üniversiteden mezun olan bireyler, vergi veren vatanda?lar?n kendilerine vermi? oldu?u bu yat?r?m sermayesini geri ödemeyi dü?ünmezler.

Bunun en az iki sebebi vard?r.

  • Üniversite mezunu birey, toplumun onun ad?na okul paras?n? ödemi? oldu?unun fark?nda de?ildir. Bunun nedeni, Türkiye’de “devlet”in sonsuz kayna?a sahip oldu?unun ve devlet bütçesinin dipsiz kuyu oldu?unun dü?ünülmesi, ve bireylerin devletten kendilerine kaynak aktar?lmas?n?n bir hak oldu?unu dü?ünmeleridir.
  • Devletin ekonomideki pay?n?n yüksek, ve yolsuzlu?un fazla oldu?u toplumlarda bireyler, bu yolsuzluk ortam?nda kendilerine “pastadan bir pay” alma çabas? içine girerler. Birçok kesimin devlet taraf?ndan sebebi ekonomik olarak aç?klanamaz bir ?ekilde desteklendi?i ve ekonomik kurallar?n adil ve ?effaf olmad??? bir düzende, her bireyin kendi ç?kar?n? dü?ünerek “devlet”ten (toplanan vergilerden) olabildi?ince pay kapmaya çal??mas? normaldir.

Vergi veren vatanda?lar?n deste?i ile para vermeden e?itim alan üniversite mezunlar?n?n toplumun kendilerine yapm?? oldu?u bu yat?r?m? geri ödeme yükümlülü?ü hukuken yoktur.

Buna ra?men, üniversite e?itimi sayesinde hayat boyu elde edece?i gelir toplam?n? en az ikiye katlayan bir ki?inin, bu artan kazanc?n?n bir k?sm?n? kendisine paras?z e?itim veren üniversiteye (ve dolay?s?yla vergi veren vatanda?a) geri ödemesinde KEND?S? aç?s?ndan fayda vard?r.

MEZUN OLUNAN ÜN?VERS?TEYE BA?I? YAPMANIN FAYDASI NED?R?

Mezun olunan üniversiteye mali destek vermek, o üniversitenin kalitesini ve dolay?s?yla ?T?BARINI ve MARKA DE?ER?N? yükseltti?i için, bu mali deste?in mezuna ekonomik getirisi vard?r. Bir üniversitenin kalitesinin ve itibar?n?n yükselmesinin, y?llar önce mezun olmu? ki?ilere bile – o üniversite ile ba?lant?l? olduklar? için– maddi faydas? vard?r.  Dolay?s?yla, mezun olunan üniversiteye mali yard?mda bulunmak, “borç ödemenin” ötesinde, diploman?n de?erini yükselterek mezun olan ki?iye de fayda sa?lar.

ABD’de üniversiteler paral?d?r ve okul ücretleri çok yüksek mebla?lar? bulur (en iyi özel universitelerde dört y?l e?itim alman?n maliyeti 250,000 dolara kadar ç?kar). Buna ra?men, üniversite mezunlar?, mezun olduklar? okullara önemli miktarlarda ba??? yaparlar. Sadece 2014 y?l?nda ABD’de ?ah?slar?n üniversitelere yapt?klar? ba??? miktar? 38 M?LYAR dolard?r. Amerika’n?n gelir düzeyinin, 320 milyon nüfusunun, ve yakla??k her üç yeti?kinden birisinin üniversite mezunu olmas?n?n bu rakamda etkisi varsa da, bu neresinden bak?l?rsa bak?ls?n yüksek bir rakamd?r.

Türkiye’deki yakla??k 6 milyon üniversite mezununun 4 milyonu mezun olduklar? okula y?lda 500 TL ba??? yapsa, 2 MILYAR TL ba??? olu?ur. Bu da Celal Bayar Üniversitesi bütçesinin 10 kat?, Sabanc? Üniversitesi bütçesinin 16 kat?, Türkiye’deki devlet üniversitelerinin toplam bütçelerinin %30’una denk bir rakamd?r. 

PARAYI VEREL?M DE ÇALSINLAR MI?

Yolsuzlu?un yüksek oldu?u ülkelerde sisteme güven eksikli?i vard?r ve bu da ülkenin ekonomik potensiyelini etkiler. Üniversite’ye ba??? konusunda da ayn? sorun ortaya ç?kacakt?r. Ba??? yapmay? dü?ünen insanlar?n akl?nda, yap?lacak ba???lar?n yolsuzlu?a-h?rs?zl??a kurban gidip gitmeyece?i hakl? bir soru i?areti olabilir. Fakat bu problemin çözümü kolayd?r.  Örne?in, yap?lan ba???lar?n listelenip bir web sitesi üzerinden ilan edilmesi ve yap?lan her harcaman?n herkes taraf?ndan kolayca denetlenebilece?i ?effaf bir mekanizma yaratarak ba???ta bulunanlar?n güvenlerinin kazan?lmas? zor de?ildir. ?nsanlara güven verecek bir ba??? sistemini yaratmak üniversite yöneticilerinin görevidir.

KABAHAT VERMEYENDE DE??L, ALMASINI B?LMEYENDE

Üniversite mezunlar?, mezun olduklar? okulu desteklemek isteseler bile, bu ba???lar? gerçekle?tirmek üniversite yönetimlerinin, rektör ve dekanlar?n görevidir. Fakat Türk üniversitelerinin yöneticileri, ba??? toplama organizasyonu konusunda ço?unlukla bilgisiz ve deneyimsizdirler. Mezun kitlesinden üniversiteye sa?lanacak deste?in önemini hisseden rektörler bile, bu i?in nas?l yap?laca??ndan habersizdirler. Mezunlar? heyecanland?r?p harekete geçirmek profesyonel bir kadro i?idir. Bir örnek vermek gerekirse, ABD’de üniversitelerin “ba??? toplama” bölümleri vard?r ve burada çal??an ekonomistler, istatistikçiler ve psikologlar bilimsel metodlar kullanarak, hangi mezuna (ya??na, cinsiyetine, gelirine, mesle?ine, ilgi alan?na vs. göre) nas?l yakla??l?r ve hangi metodla ne kadar ba??? istenir sorusunun cevab?n? çoktan vermi? durumdad?rlar.   Örne?in, o üniversiteden yeni mezun olmu? genç insanlardan email ve telefon ba?lant?s? ile mütevazi miktarlarda para ba???? istenirken, maddi durumu kuvvetli olan eski mezunlar?n üzerine üniversitenin a??r toplar? ile (tan?nm?? profesörler, dekanlar ve rektör) ile gidilip, daha etkileyici silahlarla (yemek davetleri, vs) yüksek miktarlarda ba??? al?nmaktad?r. Astronomik ba??? yapabilecek zengin insanlar? kal?c? olarak onurland?rmak için onlar?n isimleri binalara, dersliklere, laboratuvarlara, kütüphanelere verilir.

PARA ?LE KAL?TE ARTAR MI?

Üniversitelerin kalitelerini yükseltmelerinin gerekli ?art? kaynaklar?n?n artmas?d?r. Dolay?s?yla, mezunlar?n kendi üniversitelerini maddi aç?dan desteklemeleri önemlidir. Öte yandan, üniversite kaynaklar?n?n artmas?, kalite art???n?n garantisi de?ildir. Kaynaklar? etkili biçimde kullanmakla yükümlü yönetici kadro (dekanlar ve üniversitenin CEO’su olan rektör) kaynak art???na ra?men üniversitenin kalitesini yükseltmeyi ba?aramayabilir. Bu durumda sorumluluk yönetici kadrodad?r ve de?i?mesi gerekir.   Örne?in, s?ralamada 30. olan bir üniversite, mezunlar?n?n ba???lar? sonucunda olu?an ciddi kaynak ak???na ra?men bilime katk?s?n? ve dolay?s?yla akademik s?ralamadaki yerini 30un üzerine ç?karamam?? ve mezunlar?n?n piyasadaki ba?ar?s?n? de?i?tirememi? ise, yönetici kadronun de?i?tirilmesi gerekir. Türkiye’de devlet üniversitelerinin rektörleri devlet taraf?ndan atama ?ekliyle göreve getirilseler de, üniversitelerine önemli derecede ba??? yapan mezunlar?n, bir bask? grubu olarak, ba?ar?s?z bir rektörü ve yönetim kadrosunu de?i?tirmek konusunda a??rl??? olur.

Sonuç olarak, üniversite mezunlar?n?n hem kendileri için, hem onlar?n e?itimini sa?layan toplum için, hem de gelecek ku?aklar?n uluslararas? rekabet ?ans?n? art?rmak için yapacaklar? çok pratik bir proje, mezun olduklar? üniversitelere “ald?klar?n?n bir k?sm?n? geri vermeleridir.”

Üniversite yönetimleri bu projeyi ba?latacak ileri görü?lülükte de?ilse, projede ?srar etme sorumlulu?u mezunlar?n üzerindedir.

Twitter: @NaciMocan

TV Programlar?nda Ba??r?p-Ça??rmak ile Ekonomik Geli?menin ?li?kisi Nedir?

Bilimsel ekonomik analizin ortaya koydu?u temel sonuçlardan biri, rekabetin toplumun ekonomik refah?na olan olumlu etkisidir. Firmalar?n birbirleriyle rekabet etmeleri, üretilen mal?n fiyat?n?n dü?mesine, kalitesinin artmas?na ve dolay?s?yla tüketici refah?n?n yükselmesine sebep olur. Bireylerin birbirleri ile rekabetleri, i?gücünün üretkenli?inin artmas?na, ayn? miktarda emek ile daha fazla üretim yap?lmas?na ve üretim maliyetlerinin dü?mesine sebep olur.

Her sektörde (bankac?l?ktan e?itime, sanayiden turizme kadar) bireyler ve firmalar aras?ndaki serbest rekabeti sa?layacak yasal ortam? yaratmak ve daha üretken olan ki?i ve kurulu?lar?n bu üretkenliklerinin kar??l???n? alabilecekleri piyasa düzenlemelerini sa?lamak, modern ekonomik sistemlerin temel ?artlar?ndan biridir.

Bireyler ve firmalar aras?nda rekabetin olmad??? toplumlar?n refah seviyesi yükselmez. Di?er bir deyi?le, piyasalar?nda rekabet yerine monopolün (tekelin) hakim oldu?u ülkelerde insanlar?n refah seviyesi daha dü?üktür. Örne?in, bir çok bilgisayar firmas?n?n rekabet etti?i bir piyasada bu firmalardan biri di?erlerini sat?n alarak rekabeti ortadan kald?r?r ve tek sat?c? (monopol) haline gelirse, bunun kaç?n?lmaz sonucu bilgisayar fiyat?n?n artmas? ve tüketici taraf?ndan sat?n al?nan bilgisayar miktar?n?n dü?mesidir. Bu durum piyasada tekel durumuna gelmi? olan firmanin lehine, ve tüketicinin aleyhinedir.

Fakat, rekabetin ortadan kalk?p piyasan?n tekelle?mesi sonucunda toplumun esas kayb? bilgisayar? daha yüksek fiyattan sat?n almak zorunda kalan tüketici de?ildir. Esas problem, piyasa tekelle?ti?i durumda olu?an bilgisayar fiyat?n?n serbest rekabet durumunda ortaya ç?kan fiyat?n üzerinde olmas?ndan dolay? bilgisayar sat?n almaktan vazgeçen insan say?s?, ve bu yüzden azalan ekonomik harekettir.

Di?er bir deyi?le, bilgisayar piyasas? monopol haline gelir ve bunun sonucu olarak bilgisayar fiatlar? 1,000 TL artarsa, bu durumda yine de bilgisayar sat?n alan bir insan?n refah? dü?er, fakat bu dü?ü?, bilgisayar sat?c?s? firman?n refah?ndaki art??a e?it olur.  Tüketici Ahmet Bey’in kayb?, üretici Mehmet Bey’in kazanc? olmu?tur. (Bu durumun gelir da??l?m?na etkisi olmakla beraber, kaybeden de kazanan da bu toplumda oldu?u için, bunun toplam refaha etkisi yoktur.) Öte yandan, fiyat?n 1,000 TL artmas?ndan dolay? bilgisayar alamayacak duruma gelen tüketicinin refah?ndaki azalmay? telafi etmenin yolu yoktur. Toplumun esas kayb? budur.

Ekonomik modeller göstermektedir ki, her piyasan?n monopolle?meye gitme e?ilimi vard?r. Piyasada monopol durumunda olan firma, bu tekel avantaj?n? kaybetmemek için ba?ka firmalar?n rekabet amac? ile o piyasaya girme çabalar?na engel olmak ister. Bu yüzden, geli?mi? ülkelerde büyük firmalar?n di?er firmalar? sat?n alma yolundaki hareketleri ve böylesi muhtemel bir sat???n piyasay? tekelle?meye götürme e?ilimi adalet bakanl?klar?nda çal??an düzinelerce ekonomistin ara?t?rma konusudur. Bu analizler sonucunda, firmalar?n ortakl?k ve birle?me tekliflerinin ne ölçüde tekelle?me yarataca?? ve bunun toplum refah?na etkisi bilimsel olarak gösterilmeden adalet bakanl?klar? bu sat??lara onay vermez. Di?er bir deyi?le, piyasalarda serbet rekabet ortam?n?n sa?lanmas? ve süreklili?i için çaba gösterilir.

TV’de Ba??rmalar, Fikir Tekeli ve Haks?z Rekabet

Yukar?da bahsedildi?i üzere, ekonominin üretti?i mal ve hizmetler dü?ünülünce, tekelin (tek üreticinin) toplum refah?na olumsuz etki yapt???n? görmek zor de?ildir. Öte yandan, toplumun ekonomik refah?n? etkileyen, fakat fark?na var?lmas? daha zor olan ba?ka tekelle?me e?ilimleri de vard?r. Bunlar?n en önemli ve toplum refah? aç?s?ndan en etkili olanlar?ndan biri “fikir tekeli” dir.

Türkiye’de TV kanallar?ndaki siyaset ve spor programlar?n?n en belirgin özelli?i, konu?mac?lar?n hepsinin ayn? anda konu?maya çal??malar? ve bu konu?malar?n k?sa sürede ba??r?? ?ekline dönü?mesidir.   Bu programlar?n amac? “tart??mak” ve de?i?ik görü? aç?lar?n? ortaya koyarak de?erlendirmek oldu?una göre, as?l olan “fikirlerin rekabeti” sonucunda daha do?ru dü?ünceyi ortaya ç?karmakt?r. Di?er bir deyi?le, TV’deki bir siyaset program?na kat?lan konu?mac?lar asl?nda fikir rekabeti yaparak kendi fikirlerini pazarlama yar??? içindedirler. Farkl? fikir ve dü?üncelerin s?rayla ortaya konuldu?u ve yine s?rayla tart???ld??? bir ortamda iyi ve kötü fikirlerin de?erlendirilmesi kolayd?r.

Türkiye’deki TV programlar?nda olan durum ise, konu?mac?lar?n kendilerini monopol durumuna getirerek di?er konu?mac?lar?n “piyasaya girmelerine” engel olmaya çal??malar?d?r. Bunun yolu da rakip konu?mac?lar?n sözünü kesmek, ve ba??r??-ça??r?? içinde sadece kendi fikrinin duyulmas?n? sa?lamaya çal??makt?r.

Di?er bir deyi?le, kendi fikrinin kalitesine güvenmeyen konu?mac? rakibini (kar??s?ndaki konu?mac?y?) susturmaya, onun konu?ma hakk?n? elinden almaya, “serbest ve adil rekabet” ?artlar?n? ortadan kald?rarak fikir piyasas?n? kendi tekeli haline getirmeye çal??maktad?r.

Türkiye’de “Fikir piyasas?n? monopolle?tirme” e?ilimini sadece televizyon programlar?nda konuk olan konu?mac?larda de?il, devletin davran??lar?nda da görmek mümkündür. ?nsanlar? susturmak ve yeni fikirlerin ortaya ç?karak “fikir rekabeti” yapmas?na engel olmak tavr?n?n en belirgin örne?i, Türkiye’de vatanda?lar?n fikirlerini belirttikleri Facebook ve Twitter hesaplar?n? devletin kapatma çabalar?d?r.

Sansur(Kaynak: http://www.statista.com/chart/3217/twitter-content-removal-requests/)

Grafikte görüldü?ü üzere Twitter içeri?ini engelleme iste?inde Türkiye Rusya’nin bile önünde, aç?k ara Dünya Birincisi (!) dir.

Bu hareket, TV programlar?nda daha yüksek sesle ba??rarak di?er konu?mac?n?n fikrini örtbas etmeye çal??an konu?mac? tavr?n?n benzeridir.

Anla??lmas? gereken husus ise, mal ve hizmet piyasalar?nda oldu?u gibi, fikir piyasas?nda da serbest rekabetin insan refah?n? yükseltti?idir. Yeni fikirlere ve dü?üncelere aç?k olan toplumlar, daha yüksek oranda giri?imci ve yarat?c? bireyler ortaya ç?kar?rlar, bilimsel metodu daha kolay adapte ederler, ve ekonomik ve sosyal aç?dan daha h?zl? geli?irler. Öte yandan, yeni fikirlerin ve “de?i?ik” görü? aç?lar?n?n ortaya ç?kmas?ndan rahats?z olan, bu yeni fikirlerin di?erleriyle rekabet etmesine izin vermeyen toplumlar, uzun vadede yeni fikir üretemez ve dünyay? iki ad?m geriden takip eder duruma dü?erler.

Tabii ki, yeni fikir ve dü?üncelerin hepsi iyi ve de?erli olamaz. Bu fikirlerin bir k?sm? çok kötü, bilim ve mant???n d???nda, hatta baz?s? insan onurunu zedeleyici bile olabilir. Fakat “iyi” ve “faydal?” fikirleri di?erlerinden ay?rman?n tek yolu, her fikrin “serbest rekabet” yap?s? içinde “piyasaya” ç?k?p tart???lmas?d?r. Ekonomik, bilimsel ve sosyal ilerleme, “yanl?? oldu?u dü?ünülen” fikirlerin örtbas edilmesi ile de?il, tam tersine her fikrin tart???l?p de?erlendirilmesi ile olu?ur.

Türkiye’de fikirlerin serbestçe rekabet edebilecekleri bir ortam? yaratmak politikac?lar?n ç?karlar?na ters dü?ebilir. O yüzden, bireylerin sorumlulu?u, de?i?imi kendilerinden ba?latmak ve “fikir piyasas?nda f?rsat e?itli?i ve tam rekabet” talep etmektir.

Günlük ya?am?n içinde “di?er fikirlere” söz hakk? vermek, “Su küçü?ün, söz büyü?ündür” gibi fikir rekabetini k?s?tlayan köhne yakla??mlara destek vermeden,  herkesin kendi fikrini (ho?a gitsin ya da gitmesin) serbestçe belirtebilece?i ve bu fikirlerin tart???l?p en iyilerinin ortaya ç?kar?laca?? yeni bir kültür olu?umunun öncülü?ünü yapmak, kendi davran??lar?m?zla topluma örnek olarak de?i?imi a?a??dan-kökten ba?latmak, Türkiye’nin ekonomik geli?mesi için gerekli sosyal altyap?s?n? düzenlemenin ba?lang?ç noktalar?ndan biridir.

Twitter: @NaciMocan

“Paras?z” E?itimin Paras?n? Kim Ödüyor?

Dünyan?n her ülkesinde, üniversite e?itimi alan ki?ilerin gelirleri lise mezunlar?na göre çok daha yüksektir.  Üniversite e?itiminin bireylere getirisi, e?itim düzeyi dü?ük ülkelerde, geli?mi? ekonomilere oranla daha da yüksektir. Örne?in, ABD’de üniversite mezunlar?n?n maa?lar?, lise mezunlar?ndan %75 daha yüksek iken,  Türkiye’de, üniversite mezunlar?n?n gelirleri, lise mezunlar?n?n iki kat?ndan fazlad?r.  Di?er bir deyi?le, üniversite e?itimi almak, bireyin gelece?i aç?s?ndan, getirisi çok yüksek olan bir ekonomik yat?r?md?r.

?nsana yap?lan bu ekonomik yat?r?m?n faydas?n? görenler, tabii ki üniversite e?itimini alan bireylerin kendileridir.  Öte yandan, her yat?r?m gibi, üniversite e?itiminin de bir maliyeti vard?r.  Üniversitede yap?lan ara?t?rma-geli?tirme çal??malar?, bilgi üretilmesi ve üretilen bilginin ö?rencilere aktar?m?  bu maliyeti olu?turur.  Bu maliyetin içinde üniversite hocalar?n?n maa?lar?, laboratuvar ve bilimsel ara?t?rmalara harcanan paralar vs. gibi kalemler vard?r.

Üniversite e?itimi, pahal? bir üretimdir. Hele, dünya standard?nda bilgi üreten ve bu bilgiyi ö?rencilere aktaran bir üniversite isterseniz, bunun maliyeti çok yüksek rakamlara ula??r.  (Örnek olarak, bir üniversite, kimya dal?nda dünya çap?nda önemli ara?t?rmalar yapabilecek ve evrensel bilgi birikimini art?racak kalitede bir Yard?mc?  Doçent almak isterse kadrosuna,  sadece bu ö?retim üyesinin laboratuvar? için bir milyon dolar harcamak durumundad?r.) Tabii, her üniversite dünya çap?nda olmak zorunda de?ildir ve olamaz.  Fakat mütevazi, orta halli üniversitelerin bile i?letme maliyetleri  yüksektir.

Türkiye’de devlet üniversiteleri paras?zd?r.  Bu demektir ki, devlet üniversitesine giden bir ö?rencinin  KEND?S?NE yapt??? bu yat?r?m?n maliyeti, halk?n ödedi?i vergilerle kar??lanmaktad?r.

Bu da ?u anlama gelir: Ahmet Bey’in o?lu Cemal üniversiteye bedava gitsin ve mezun olunca daha yüksek kazanç sa?layabilsin diye, emekli Ay?e Teyze, bal?kç? Hasan Amca gibi  Türkiye’de vergi veren herkes, Cemal’in üniversite maliyetini  yüklenmektedir.

Burada önemli birkaç soru ortaya ç?kmaktad?r.

1) Bu i?in bal?kç? Hasan Amca’ya maliyeti nedir? 

2)  Ahmet Bey’in o?lu Cemal’in, para vermeden, Bal?kç? Hasan’?n deste?i sayesinde (Hasan’?n vergileri ile) üniversite e?itimi almas? ve bu sayede mezun olduktan sonra gelir potensiyelini art?rmas?n?n  bal?kç? Hasan’a faydas? nedir?

3) E?er Ahmet Bey zengin biri ise, o?lu Cemal’in bal?kç? Hasan’?n vergileri sayesinde para vermeden üniversitede okumas? do?ru mudur?

4)  Bu sistemden daha adil, kaynaklar? daha do?ru kullanan bir sisteme geçilebilir mi?

5) Bu sistem içinde üniversite e?itimi alan Cemal’in üzerine dü?en kamu sorumlulu?u var m?d?r?

Bu sorular?n k?sa cevaplar?n? verip, konunun devam?n? ba?ka bir yaz?ya  b?rakaca??m.

1. Sorunun cevab?: Türkiye’nin iyi bir üniversitesinde bir ö?renciyi bir y?l e?itmenin maliyeti yakla??k 50,000 TL’s?d?r.  Dolay?s?yla, bir ö?rencinin dört y?ll?k üniversite e?itiminin maliyeti 200,000 TL’s?d?r.  Mütevazi üniversitelerde bile dört y?ll?k e?itimin maliyeti yakla??k 100,000 TL’s?d?r.

Bu demektir ki, devlet üniversitelerinde para vermeden e?itim alan her ö?renciye (ve Ahmet Bey’in o?lu Cemal’e), halk?n ödedi?i vergiler vas?tas? ile en az 100,000 TL para  aktar?lmaktad?r.

Bal?kç? Hasan Amca’n?n ve emekli Ay?e Teyze’nin paralar? bu ?ekilde Ahmet Bey’in o?lu Cemal için harcanmam?? olmasayd?, ba?ka ne ?ekilde kullan?l?rd??

Tabii ki bu paran?n alternatif kullan?m alanlar? vard?r. Ay?e Teyze’nin kasabas?na yol yapmak için, veya emekli maa??n? art?rmak için;  bal?kç? Hasan Amca’n?n ihtiyac? olan bal?kç? liman?n? yapmak için, ya da ba?ka ?ekillerde kullan?labilirdi bu paralar.

Dolay?s?yla, üniversitelerin “paras?z” olmas?n?n Ay?e Teyze’ye maliyeti, emekli maa??n?n olabilece?inden dü?ük olmas?, Hasan Amca’ya maliyeti ise ihtiyac? olan bal?kç? liman?na sahip olamamas?d?r.

2) Üniversite e?itiminin, mezun olan ö?renciye maddi faydas?, o ö?rencinin mezun olduktan sonra emekli olana kadar kazanaca?? gelir ile, lise mezunu olarak kalm?? olmas? halinde kazanaca?? gelir aras?ndaki  farkd?r. Bu rakam Türkiye’de en kaba bir hesapla bile 600,000 TL’s?ndan az de?ildir. Di?er bir deyi?le, üniversite mezunlar?, emekli olana kadar, lise mezunu olarak kalmalar? halinde elde edecekleri kazançlar?ndan ortalama 600,000 TL daha fazla para kazanacaklard?r.  Yani, üniversite diplomas?n?n bireye getirisi en az 600,000 TL’s?d?r.

 Ba?ka bir aç?dan bakacak olursak, bal?kç? Hasan’?n Ahmet Bey’in o?lu Cemal’e yapt??? yat?r?m?n sonucu olarak, Cemal 600,000 TL’l?k ek kazanç sahibi olacakt?r.

 Bal?kç? Hasan, (ve vergi veren halk) kendisine maddi kazanç getirmeyen  bu yat?r?m? Ahmet Bey’in o?lu için neden yaps?n?  Bu sorunun cevab? ?udur: Cemal’in üniversite mezunu olmas?, Cemal’in kendisine do?rudan faydas? oldu?u gibi, dolayl? olarak bal?kç? Hasan’a, Ay?e Teyze’ye ve toplumun di?er bireylerine de fayda sa?lar. Çünkü, yüksek e?itimli bireyler toplumun  üretkenli?ini art?r?rlar ve bu üretim art???ndan ortaya ç?kan  gelir yükselmesi, toplumdaki di?er insanlar?n da refah?n? art?r?r.  Ayr?ca, bilimsel ara?t?rmalar göstermi?tir ki, ülkenin e?itim düzeyinin artmas?, ülkedeki kurumlar?n kalitelerinin artmas?na, demokrasi düzeyinin yükselmesine yol açar.  K?saca, denizde yükselen dalgan?n sandallar? s?rtlamas? gibi, ülkenin ortalama e?itim düzeyinin yükselmesi, ülkenin ekonomik ve sosyal geli?mesini sa?lar.

 Özetle, üniversite e?itimi, üniversiteden mezun olan bireylere maddi kazanç getirmenin yan?s?ra, toplumun geneline da fayda sa?layan bir ekonomik yat?r?md?r.  Bu yüzden, özellikle Türkiye gibi e?itim seviyesi dü?ük ülkelerde, halk?n vergilerinin bir k?sm?n?n “insana yat?r?m” olarak, üniversite masraf?n? kendileri kar??layamayacak ö?renciler için harcanmas? do?ru bir yat?r?m karar?d?r.

3) Halk?n, ödedi?i vergiler ile üniversite  ö?rencilerinin e?itim maliyetlerini üstlenmesi genel olarak do?ru bir yat?r?m olsa da, ö?renci ba??na ortalama 100,000 TL olan bu yat?r?m, HER ö?renci için mi yap?lmal?d?r?  Bu sorunun cevab? “Hay?r”d?r.

Üniversite ö?renim paras?n? kar??layabilecek mali durumu olan ö?rencilerin okul paralar?n?n vergiler taraf?ndan ödenmesi, hiçbir ekonomik mant??? olmayan, kaynaklar? yanl?? harcayan, ve gelir da??l?m?n? bozan bir politikad?r.

Türkiye’de uygulanagelen sistem, mali durumu ne olursa olsun, her bireyin devlet üniversitelerine paras?z gitmesidir.  Yap?lmas? gereken ise halk?n vergilerinin mali durumu zay?f olan ö?rencilere yat?r?m amac?yla kullan?lmas?; öte yandan, üniversiteye gitmek isteyen ve e?itim maliyetini kar??layabilecek durumu olanlar?n ise bu yat?r?m?n?n maliyetini kendilerinin ödemeleridir. 

4) Bugünkü sistemde, zengin ya da fakir, her ö?renci üniversiteye paras?z gitmekte, ve bu sebeple fakir bireyden zengine GEL?R TRANSFER?  olmaktad?r. Bu durumu ba?ka bir aç?dan görmek için ?öyle dü?ünebiliriz.  100,000 TL üniversite maliyetini cebinden verip çocu?unu üniversiteye göndermeye raz? zengin bir ailenin çocu?u e?er üniversiteye bedava giderse, bal?kç? Hasan Amca, kendisine gereken bal?kç? liman?na sahip olamama pahas?na o çocu?u destekliyor demektir.

(Ideal çözüm, her üniversite ö?rencisinin kendi okul maliyetini birey olarak  kendisinin yüklenmesi, ve kendi gelece?ine yat?r?m? kendisinin yapmas?d?r.  Bu sistemin olu?mas? için finans piyasalar?n?n daha geli?mi? olmas? ve ev sat?n almak için verilen “mortgage” kredileri gibi, ö?rencilere “üniversite e?itim kredisi” verebilmesi, özel sektör aç?s?ndan kredi vermenin “riskli” olaca?? ö?renciler için ise devletin dü?ük faizli kredi yaratmas?, (hiç bir ?ekilde kredi alamayacak durumda olan ö?rencilere, ve te?vik edilmesi istenen bran?larda okumak isteyenlere kar??l?ks?z burs vermesi) gerekmektedir. Kaynaklar? optimum kullanacak böyle bir sistemin detaylar?n?, muhtemel problemlerini, bunlar?n nas?l çözülebilece?ini ba?ka bir yaz?ya b?rak?yorum).

5)  Bugünkü sistemde, vergi veren vatanda??n paras? ile üniversite e?itimi alan üniversite mezununun sorumlulu?u nedir? Toplumun kendisine yapt??? bu yat?r?m sayesinde gelir potensiyelini ikiye katlayan üniversite mezununun, bu yat?r?m?n bedelini geri ödeme yükümlülü?ü  var m?d?r? Böyle bir yükümlülük hukuken olmamakla birlikte, üniversite e?itimi alarak hayat boyu elde edece?i gelir toplam?n? en az 600,000 TL art?ran bir ki?inin, bu artan kazanc?n?n bir miktar?n?, kendisine bu yat?r?m? yapan topluma geri ödemesinin gerekti?i dü?ünülemez mi?

 Örne?in, ABD’de üniversiteler bedava de?il, paral? (ve pahal?) olmas?na ra?men, üniversite mezunlar?, mezun olduklar? okullara çok ciddi ba???larda bulunmaktad?rlar

ABD’ de sadece 2014 y?l?nda üniversitelere bireyler taraf?ndan yap?lan ba???lar 38 MILYAR dolard?r. (ABD’de 25 ya? üzeri her üç ki?iden birinin üniversite mezunu olmas?, ve ABD’de ki?i ba??na gelirin yüksek olmas?n?n bu rakam?n büyüklü?üne  etkisi vard?r. Fakat yine de bu, büyük bir rakamd?r.)

Türkiye’de de üniversite mezunlar?n?n, vergi veren vatanda?lar taraf?ndan kendilerine yap?lm?? olan yat?r?m?n  maliyetini bir ölçüde de olsa geri vermeyi dü?ünmelerinde, hem mezun olduklar? üniversite için, hem kendilerinden sonraki ku?aklar için, hem de kendileri aç?s?ndan fayda vard?r.

Bu hareketin nas?l ba?lat?labilece?ini ve bireylerin mezun olduklar? universitelere ba??? yapmalar?n?n neden kendilerine de fayda sa?layaca??n? bir sonraki yaz?ya b?rak?yorum.

 Twitter: @NaciMocan

Be?ikta?’?n Penalt?s?, Hukuk Devleti, ve Ekonomik Büyüme

Son onbe? y?lda yap?lan bilimsel ekonomik ara?t?rmalar göstermi?tir ki, ülkelerin hukuk sistemlerinin ba??ms?zl???, mahkemelerin tarafs?z ve adil olmas? ülkelerin ekonomik geli?meleri için çok önemli bir etkendir.

Ülkeler aras?ndaki ekonomik refah farkl?l?klar?n? aç?klayan bir çok faktör olmakla birlikte (örne?in, ülke i?gücünün e?itim düzeyi, piyasalar? düzenleyen kanunlar?n yap?s?,  vergi oranlar?n?n düzeyi, kad?nlar?n i?gücüne kat?l?m oran?, vs. gibi),  bir ülkenin yarg? sisteminin ba??ms?z ve tarafs?z olmas? o ülkedeki ekonomik geli?meyi sa?layan önemli bir etkendir. Sofistike ekonometrik modellere dayanan bu bilimsel çal??malar?n (basitle?tirilmi?) özü, a?a??daki grafikte görülebilir.  Bu grafikte Dünya üzerindeki her ülke bir nokta olarak belirtilmi?, ve her ülkenin 2013 y?l?ndaki ki?i ba?? milli geliri ile (Amerikan dolari olarak)  ayn? ülkenin adalet sisteminin (mahkemelerin)  ba??ms?zl?k ölçüsünü gösterilmi?tir.

Yargi

Yarg?n?n ba??ms?zl???n?n ölçüsü,  o ülkedeki mahkemelerin politikac?lar, hükümet, firmalar, ya da herhangi ba?ka bir grup taraf?ndan bask? ve etki alt?na al?n?p al?nmad???n?n, yönetilip yönetilmedi?inin, yarg? kararlar?n? belirleyip belirlemedi?inin göstergesidir. S?f?r ile 10 aras?nda de?i?en bu endeksin de?erinin bir ülke için 10 olmas?, o ülkenin adalet sisteminin tamamen özerk ve kanunlar?n?n tarafs?z bir ?ekilde uygulan?yor olmas? anlam?na gelir.  Endeksin de?erinin dü?ük olmas?, o ülkenin adalet sisteminin bozuklu?unu gösterir.

Grafikte görüldü?ü üzere, bir ülkenin mahkemelerinin ba??ms?zl??? ile o ülkenin ekonomik aç?dan geli?mesi (ki?i ba??na gelir) aras?nda pozitif ili?ki vard?r: Yarg? sistemi ba??ms?z ve adil olan ülkeler, ekonomik olarak geli?mi? ülkelerdir.

Bunun temel sebeplerinden birisi ?udur.  Hukuk sisteminin adaletli olmad???, kanunlar?n her bireye e?it ?ekilde uygulanmad???, bireylerin ekonomik ve sosyal haklar?n? mahkemeler yolu ile arayamad?klar? bir sistemde, adaletin belirsizli?i yüzünden, ekonomik aktörler aras?nda kontrat yapmak zorla??r; adaletin belirsiz oldu?u bir sistemde ekonomik yat?r?m?n riski yükselir ve yat?r?mlar azal?r.

Kanunlar?n kime, nas?l uyguland???n?n belli olmad??? bir ülkede, ekonomik aktörler (yat?r?mc?lar, firmalar, çal??anlar, i?verenler) aralar?nda olu?abilecek anla?mazl?klar? mahkemelerin tarafs?z olarak çözece?ine inanmazlarsa, ekonomik faaliyetler  ve yat?r?mlar yava?lar.

Bunun tersine, ekonomik aktörler yarg? sistemine güven duyarlarsa, tarafs?z mahkemelerde haklar?n? arayabileceklerine inan?rlarsa, o ülkenin ekonomik faaliyetleri artar ve ülke refah? yükselir.

Grafikte görüldü?ü üzere, Türkiye, adalet sisteminin ba??ms?zl??? aç?s?dan çok kötü bir durumdad?r.  Türkiye’nin Yarg? Ba??ms?zl??? notu (2012 y?l? itibariyle), 10 üzerinden 4’tür.  Notu bizim civar?m?zda olan ülkeler, Vietnam (3.9), Fas (3.9), Meksika (3.9), Kazakistan (4.0) M?s?r (4.1), Swaziland (4.1)’dir.

Yarg?n?n ba??ms?zl???n?n Türkiye’den ilerde oldu?u ülkeler aras?nda Brezilya (4.8), Pakistan (5.1), Ürdün (5.7), Malezya (5.9), Malta (6.3) gibi ülkelerin oldu?unu görmek, Türk Adaleti’nin içinde bulundu?u zay?f durumu ortaya ç?kartmaktad?r.

 

 Türk Adaleti’nin zay?fl??? ve Be?ikta?’?n Penalt?s?

Bir ay kadar önce, bir Pazar gecesi televizyondaki bir futbol program?nda o hafta Be?ikta? futbol tak?m?n?n oynad??? maçta ortaya ç?kan bir penalt? pozisyonunun tart???lmas?na ?ahit oldum.  Program? yöneten ki?inin anlatt??? detaylara göre, pozisyon Be?ikta? lehine bir penalt? idi, fakat hakem görmeyip, penalt?y? vermemi?ti.  Programa kat?lm?? olan ve Be?ikta? taraftar? olmad?klar? belli olan iki ki?i ise, bir tak?m tuhaf mazaret ve aç?klamalar yolu ile, bariz penalt? oldu?u anla??lan bu pozisyonda, penalt?n?n baz? durumlarda verilmeyebilece?ini anlatma çabas? içinde idiler. Ayr?ca, program?n yöneticisi, Galatasaray ve Fenerbahce taraftarlar?n?n bu bariz penalt?ya itiraz eden Twitter mesajlar? att?klar?n? belirtti.

Bir futbol tak?m?n?n taraftar?, oyunun kurallar?n? görmezden gelerek, kendi tuttu?u tak?ma fayda sa?lamak amac? ile rakip tak?m?n penalt?s?na “evet, bu penalt?d?r” demez ise, ertesi gün kendisinin do?rudan taraf oldu?u bir konuda anla?mazl??? çözmek ile yükümlü bir mahkemenin kanunlar? ihmal ederek tarafl? bir karar vermesine itiraz etme hakk?n? bulamaz.  Cünkü, adalet her ko?ulda ve her ortamda adalettir.  Adalet duruma göre, ortama göre, keyfe göre uygulanmaz.  Ba??ms?z ve tarafs?z adalet, ko?ullar ne olursa olsun, kurallar? gözü kapal? uygulamak, sonuçlar? ne olursa olsun uygulamak demektir.

Kurallar ve kanunlar ne olursa olsun, kurallar? çi?neyerek ve “ne pahas?na olursa olsun,”  “haks?zl?k yaparak,” “ba?kas?n?n hakk?n? çalarak” kendine fayda sa?lamak bir toplumda normal hale (norm haline) gelmeye ba?lam?? ise, o toplumda insanlar?n birbirlerine ve sisteme güvenleri azal?r; ve böyle bir toplumda yarg?n?n  kuvvetli ve adil olmasi beklenemez. Cünkü bireylerin hukuk sisteminden böyle bir talebi  ve beklentisi yoktur.  Talep edilen “adil karar” de?il, “kendi lehine” karard?r.

Bu durumda akla gelen soru sudur: Türkiye’nin  Yarg? Ba??ms?zl??? Notu’nun 10 üzerinden 4 olmas?n?n sebebi Türk toplumu mudur?

Verimli ve dinamik bir ekonomik sistemin en önemli ozelliklerinden biri rekabettir. I?çilerin rekabeti, firmalarin rekabeti, fikirlerin rekabeti en kaliteli üretimin en verimli ?ekilde ortaya ç?kmas?na neden olur.  Rekabet ortam?n? düzenlerken önemli iki faktör, bireyler aras?nda “f?rsat e?itli?i” yaratmak ve “haks?z rekabet”in önünü kesmektir.   E?er bir toplumun bireyleri kendi ç?karlar? için, ba?kas?na haks?zl?k yapmay? (haks?z rekabeti) normal kabul ederlerse, o toplumun hukuk sisteminin de buna uyum gostermesi ve zaman içinde çürümesi ola?and?r.

Öte yandan, madalyonun bir de öbür yüzü vardir.  Yine son y?llarda yap?lan bilimsel ekonomik ara?t?rmalar göstermi?tir ki, bir toplumun haks?z rekabeti ve yolsuzlu?u tasvip  ve tercih etme sebeplerinden biri, o ülkedeki hukuk sisteminin zay?fl???d?r.

Di?er bir deyi?le, toplumun yolsuzlu?a müsamahakar tavr? adalet sisteminin kalitesini etkilemekle birlike, adalet sisteminin zay?fl??? da toplumun tavr?n? ve tercihlerini etkilemektedir.   Mahkemelerin ba??ms?zl???n? ve tarafs?zl???n? yitirmi? oldu?u bir toplumda adalet sistemine güven kayboldu?u için, “kurallar? belli olmayan” böyle bir toplumda bireylerin kendi ba?lar?n?n çaresine bakmalar?, ve “her ne pahas?na olursa olsun,”  “haks?zl?k yaparak,” “ba?kas?n?n hakk?n? çalarak” kendilerine fayda sa?lamaya çal??malar? normaldir.  Bu sonucu ortaya c?karan bir dizi akademik makaleden biri, Avrupa ülkeleri aras?nda hukuk sisteminin daha kötü oldu?u ülkelerdeki insanlar?n evrak sahtekarl???na, h?rs?zl??a ve yolsuzlu?a e?ilimlerinin daha fazla oldu?unu göstermi?tir.

Ozet olarak, toplumun h?rs?zl???, haks?zl???, hak yemeyi, haks?z rekabeti ho? görmesi  ve benimsemesine yol açan sebeplerden biri, o toplumun hukuk sistemindeki bozukluktur. Ote yandan, toplumun bu tavr? da hukuk sisteminin çürümesine destek vermektedir.  Bunun  sonucu da, Türkiye için, grafikte görüldü?ü uzere, dü?ük kaliteli hukuk sistemi ve dü?ük gelir seviyeli bir dengenin olu?mu? olmas?d?r.

Bu ç?kmazdan nas?l s?yr?l?l?r?  C?k?? yolunun  ba?lang?ç noktas?, yarg? sisteminin ba??ms?zl???n? sa?lamak ve toplumu “her bireyin, –kim olursa olsun–, ülke kanunlar? önünde gerçek anlamda e?it oldu?u,” adaletin bir insan hakk? oldu?u,  toplumun ekonomik ve sosyal ilerlemesi icin ba??ms?z yarg? sisteminin temel zorunluluk oldu?u konusunda inand?rmak, ve yarg?n?n adil ve ba??ms?z olma do?rultusundaki de?i?imin geçici de?il, kal?c? oldu?u konusunda toplumu ikna etmek gerekir.

Ayn? zamanda, bireylerin kendi davran??lar?n?n sorumlulu?una sahip ç?karak, günlük hayatta “hakl?n?n yan?nda olmalar?” ve kendi ç?karlar? ile ters dü?se bile “do?ruya do?ru demek”  yönünde davranmalar? ve çevrelerine örnek olmalar?n?n yüksek etkisi olacakt?r.

Bu de?i?ikleri yapamazsak, Türkiye’nin yukardaki grafikte i?aretlenen yerinden oynamas? kolay olmayacakt?r.

Twitter: @NaciMocan

Meclis’te ?smi Olup Cismi Olmayan Milletvekilleri

Önümüzdeki seçimde 550 Milletvekilini seçip Meclis’e yollayaca??z.  Bu vekiller Meclis’te bizim ad?m?za ne yapacaklar?

Milletvekili, milleti temsil eden ki?i anlam?na geldi?ine göre, oy vererek TBMM’ne yollad???m?z vekillerin bizi gerçek anlamda temsil etmesi demek, bu vekillerin bizi ilgilendiren, bizim refah?m?z? etkileyebilecek konularda Meclis’te bizim ad?m?za aktif olmalar?, bizim sesimizi duyurmalar? demektir.  Görevini hakk?yla yapan vekil, seçmen ad?na Meclis’te çal???r, konu?ur, kanun tasla?? haz?rlar, ya da destek verir; yaz?l? ya da sözlü soru sorar, tart??malara kat?l?r. K?saca, Meclis’te etkin olur.

Bizi temsil etmeleri için “vekalet” verdi?imiz milletvekilleri, konu?arak, tart??arak, fikir al??-veri?i yaparak bizim refah?m?z? yükseltecek etkinliklerin içinde bulunmak yerine, bunun tam tersini yaparak

  • Meclis’e gitmezlerse,
  • Ya da, Meclis’e gider fakat a??zlar?n? açmadan sadece konu?ulanlar? dinler ve hiçbir konuda fikir belirtmez, hiçbir konuya kar??maz, hiçbir soru sormaz, kat?l?mc? de?il, seyirci olurlarsa, o milletvekillerinin millete faydas? olmaz.

 Bizim vekillerimiz TBMM’de ne yap?yorlar?

Amerika’nin Auburn Universitesi’nden Duha Alt?nda? ile yapt???m?z bir ara?t?rma çerçevesinde, 1991-2011 aras? TBMM’de görev yapm?? her milletvekilinin Meclis’te ne kadar aktif oldu?unu TBMM’nin resmi kaynaklar?ndan edindi?imiz bilgilere dayanarak hesaplad?k.  Meclis’te aktif olmak demek, Meclis kürsüsünden konu?ma yapmak, yaz?l? ya da sözlü soru sormak, cevap vermek, önerge vermek, vs. gibi bir milletvekilinden beklenen etkinliklerdir.

23. Dönem (2007-2011) milletvekillerinin etkinlik da??l?m?, a?a??daki grafiktedir.

Vekil_800

Ortaya ç?kan sonuç ?udur: 550 milletvekilinin 187’si (Vekillerin üçte birinden fazlas?) Meclis’te  “çal??t?klar?” dört y?l boyunca, toplam SIFIR ile 10 aras? etkinlikte bulunmu?lard?r. 

550 vekilin YARISI, dört y?l boyunca Meclis çat?s? alt?nda toplam 20’den az Meclis etkinli?inde bulunmu?tur.

550 vekilin 352’si (%64) dört y?lda toplam 0-36 etkinlikte bulunmu?tur. Di?er bir deyi?le, 352 milletvekili ortalama olarak, Meclis’te bulunduklar? her ay sadece bir aktivitede bulunmu?lard?r.

Dört y?lda toplam 36 ile100 aras? aktivitede bulunan vekil say?s?: 103,

Dört y?lda toplam 101-200 etkinlikte bulunmu? vekil say?si: 67,

Dört y?lda toplam 200’den fazla aktif olan vekil say?s?: 37’dir.

Di?er bir deyi?le, Meclis’te  milletin temsilcili?i görevini asl?nda  sadece yakla??k 200 milletvekili yapmakta, di?erleri büyük ölçüde seyirci vasf?yla, Meclis’te olan bitenleri seyretmektedir denebilir.

Bu da??l?m, her partide ve her Meclis döneminde a?a??-yukar? böyledir (son dönemin resmi rakamlar? henüz belli olmamakla beraber, de?i?ik bir sonuç ç?kma ihtimali zay?ft?r).

Meclisteki vekillerin yar?s?ndan ço?u fikir belirtmeyen, soru sormayan, “ismi olup cismi olmayan” ki?iler olsa da, “Bu vekiller Meclis’te kendi parti liderlerinin istedi?i ?ekilde oy verip partilerini destekledikleri için kendilerini seçen insanlara hizmet ediyor durumdalar” denebilir mi?

Seçmene hizmet etmek, Meclis’teki oylamalarda parti liderlerinin istedikleri do?rultuda oy kullanmak demek de?ildir.  Her ilden seçilen milletvekillerinin, o ilin seçmenine kar?? sorumluluklar? vard?r.  Bir ilin sorunlar?n?, dertlerini, muhtemel çözümlerini ortaya koymakla yükümlüdur o ilin milletvekili.  Gaziantep’in ekonomik problemini Trabzon milletvekili bilemez.  ?stanbul’un altyap? sorunu ile Van milletvekilinin u?ra?mas? beklenemez.  Eski?ehir için önemli olan bir probleme dikkat çekmek, Diyarbak?r’dan seçilmi? vekilin görevi de?ildir.  Dolay?s?yla, Meclis’e gelmeyen, ya da gelip aktif olmayan milletvekili, temsil etmek durumunda oldu?u vatanda?lar? temsil etmiyor demektir.

Bu durumun ortaya ç?kmas?n?n muhtemel nedeni, partilerin yeteri say?da “akl? eren, dili dönen” ki?iyi milletvekili aday? olarak bulamamas?, ya da bu ki?ileri milletvekili aday? göstermeye yana?m?yor olmas?d?r.

550 M?LLETVEK?L? GEREKL? M??

ABD’nin nüfusu 320 milyondur ve bu nüfus Amerikan Kongresi’nde 535 ki?i taraf?ndan temsil edilir (100 senatör, 435 Temsilciler Meclisi Üyesi). Di?er bir deyi?le, Amerika’da her 600,000 ki?i bir vekil ile temsil edilir.

Avrupa Toplulu?u nüfusu 500 milyondur ve bu 500 milyon ki?i, Avrupa Toplulu?u Parlamentosu’nda 750 milletvekili ile temsil edilir.  Bu da, Avrupa’da her 650,000 ki?inin bir vekil ile temsil edilmesi anlam?na gelir.

Türkiye’nin 75 milyon  nüfusu  550 milletvekili ile temsil edilmektedir.  Bu da,  her 135,000 vatanda?a bir milletvekili demektir.

TBMM’deki 550 milletvekilinin %50’si aktif olmad???na göre, TBMM 550 yerine 275 ya da 300 milletvekili ile ayn? üretimi (daha az masrafl? bir ?ekilde) yapabilir.  Fakat, milletvekili say?s?n? 300’e indirmek Meclis karar? ile olaca??ndan, bunun gerçekle?ece?ini dü?ünmek hayalcilik olur.

 ?kinci (daha uzun vadeli) çözüm, milletin “Akl? Eren, Dili Dönen” vekiller taraf?ndan temsil edilmeyi talep etmesidir. Böyle bir talebin halktan gelip gelmeyece?i bilinmemekle birlikte, halk?n “vekalet verdi?i” milletvekillerinin Meclis’te ne ölçüde emek harcad?klar?n? görebilmesinde fayda vard?r.  Bu bilgiyi sa?laman?n bir yolu ise, her  milletvekilinin performans?n? rakamsal olarak gösteren bilgileri her ay halk?n görece?i ve denetleyece?i ?ekilde, (örne?in bir web sitesi üzerinden) ortaya ç?karmak olabilir. Ayr?ca, milletvekillerinin en az?ndan Meclis çat?s? alt?na gelmelerini ve oturumlara kat?lmalar?n? sa?lamak için, maa?lar?n? azalt?p, Meclis’teki kat?l?mlar?na endeksli ücret sistemine geçmek faydal?d?r.  Bu fikrin Avrupa Parlamentosu’nda uygulama analizi yap?lm?? durumdad?r.