ÇEVRE KİRLİLİĞİ, İNSAN SAĞLIĞI VE EKONOMİK GELİŞME

Dünyanın ekonomik ve sosyal olarak ileri ülkeleri ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki en önemli farklardan biri, ileri ülkelerde karar vericilerin ekonomik ve sosyal politikaların birbirine bağlı olduğunun farkında olmaları ve bu politikaları büyük ölçüde bilimsel bilgiler ışığında yönlendirmeleridir.

Örneğin, ileri ülkelerde ekonomik planlar yapılırken ekonomi ile insan sağlığı arasındaki iki yönlü ilişki (ekonominin insan sağlığına ve insan sağlığının ekonomiye olan etkisi) göz önüne alınır. Öte yandan, gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğu üretimlerini ve istihdamlarını artırmaya çalışırken, kullanılan üretim teknolojilerinin çevreye ve insan sağlığına olan etkisini ihmal etmektedirler.

Bu durumun en güzel örneği Çin’in durumudur. Son araştırmalara göre, Çin’in kentsel kesiminde insanların yüzde 80’i sağlık açısından zararlı derecede yüksek hava kirliliğine maruzdur. Çevre korumasını dikkate almayan ve eski üretim teknolojileri yüzünden, ozon, karbondioksit, nitrojen oksit gibi gazların ve PM10 yoğunluğunun aşırı düzeylere çıkmış olması, solunum hastalıkları, kanser ve benzeri ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir. Örneğin, Beijing (Pekin) şehrinde hava kirliliğinin yüksek düzeye ulaştığı günlerde bir insanın bir günde soluduğu hava, günde 40 paket sigara içmiş olmasına denk gelmektedir.

Beijing_poll             (Çin’in bir çok şehri gibi Beijing de yüksek hava kirliliği merkezlerinden biri)

Ucuz ve kirli kömürle enerji sağlayan ve filtre sistemi olmayan fabrikalar, havayı egzoz gazına boğan taşıma araçları gibi üretim faktörleri, düşük maliyetli fakat çevreyi kirleten teknolojilerin basit örnekleridir.

Hızla büyümeye çalışan birçok ülke kısa vadede ucuz ve eski teknoloji kullanmak yoluyla düşük maliyetli üretim yaparak dünya ile rekabet etmek ve ekonomik olarak gelişmek isterlerken kendilerini bir tuzağın içinde bulmaktadırlar.

Bu tuzak da şudur: Ucuz üretim ve hızlı ekonomik gelişme uğruna çevre kirliliği yaratarak o ekonomide üretim yapan insanların sağlığını bozan ülke, bu davranışın bedelini gelecekte daha düşük ekonomik büyüme yaşamak şeklinde ödeyecektir. Bunun sebebi şudur: Çalışanların sağlıklarının bozulması iş günü kaybına ve verimlilik azalmasına yol açarak ekonomik gelişmeyi frenlemektedir. Ayrıca, hava kirliliğinin yol açtığı hastalıklar sonucunda ortaya çıkan erken ölümler iş gücü kaybına ve ülkenin insan sermayesinin azalmasına (çalışanların verimli yıllarında ölmeleri sebebiyle) yol açarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir.

 Bilimsel ekonomik araştırmalar yukarıda bahsedilen ilişkilerin boyutlarının hesaplanmasını sağlamıştır. Diğer bir deyişle, hava kirliliğinin belli bir düzeyden başka bir düzeye gelmesinin o ekonomideki üretime ve gelirlere etkisinin ne boyutta olacağı bilimsel araştırmalar ışığında bilinmektedir.

Ekonomistlerin bu etkiyi ne kadar ciddiye aldıklarının ve uzun vadeyi ne ölçüde hesaba kattıklarının bir göstergesi, hava kirliliğinin henüz doğmamış (ana karnında) olan çocuğun sağlığına etkisinin hesaplanmış olması, ve aynı şekilde, bebek sağlığının uzun vadede gelirlere ve ekonomiye olan etkisinin bilimsel metodlarla incelenmiş olmasıdır.

Bilimsel çalışmalar göstermiştir ki hava kirliliği, herkesi olduğu gibi hamile kadınları ve ana karnındaki bebeklerin sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Hava kirliliğinin bebek sağlığına doğrudan etkilerinden biri bebek ölümlerini artırmasıdır. Ölmeyen bebeklerin sağlığının en önemli göstergelerinden biri bebeğin doğumdaki ağırlığıdır. Hamile iken hava kirliliğine maruz kalan annelerin bebeklerinin doğumdaki ağırlığı daha azdır. Bu bebeklerin doğarken 2.5 kg’dan daha hafif doğma ve hastanelerde yoğun bakıma girme ihtimalleri de daha yüksektir. Yine ekonomistlerin yaptıkları çok sayıda araştırma göstermiştir ki, bebeğin doğumdaki ağırlığının yıllar sonra okuldaki başarıya doğrudan etkisi vardır. Bu etki, doğumda sağlıksız olan (ağırlığı düşük olan) bebeklerin öğrenme zorluklarından dolayı ortaya çıkmaktadır. Öğrenme zorluğu ve okuldaki başarısızlığın sonucunda ise, bu çocuklar büyüyüp iş hayatına girdiklerinde üretkenlikleri daha düşük olmaktadır. Dolayısıyla iş bulma şansları daha az, iş bulma durumunda ise ücret ve maaşları daha düşük olmaktadır. Yapılan araştırmalar, bebeğin doğumdaki ağırlığının %10 artması durumunda, o bebek yetişkin insan olduğunda gelirinin %1.3 arttığını ortaya koymaktadır.

Özet olarak, şimdiye kadar yapılmış olan bilimsel ekonomik araştırmalar ışığında şu hesabı yapmak kolaydır. Ölçülen hava kirliliği belli miktarda artarsa, bu artışın sonucunda oluşan hastalık tedavi masrafları, iş gücü kaybı ve üretkenlik düşüşü şeklindeki orta vadeli ekonomik maliyeti hesaplamak mümkündür. Aynı şekilde, hava kirliliğinin sebep olduğu çocuk sağlığındaki bozulma nedeni ile bir sonraki neslin üretkenliğindeki azalmanın ekonomik maliyetini hesaplamak mümkündür. Bu maliyetler toplamı, ülkede hava kirliliğinden dolayı oluşan refah kaybının ölçüsüdür.

POLİTİKACILAR VE GÜNÜ KURTARMAK

Çevre kirliliğinin ekonomik gelişmeye önemli olumsuz etkileri olmasına rağmen, gelişmekte olan ülke politikacıları çevre korumasına neden yeteri önemi göstermezler? Bunun iki sebebi vardır. Birincisi, yukarıda kısaca özetlediğim maliyet hesabının teknik olarak kendi ülkeleri için nasıl yapılacağını bilmezler. Ya da, bilirler ve bu maliyetin farkındadırlar fakat bu maliyeti ilerki nesillerin sırtına yüklemeyi planlamışlardır. Diğer bir deyişle, çevreye, insan sağlığına ve gelecekteki üretkenliğe darbe vurma pahasına bugünkü üretimi artırmanın kendileri açısından faydalı olduğuna karar vermişlerdir. Bu durumun ortaya çıkmasında halkın çevre-sağlık-ekonomi ilişkisi konusunda bilgi sahibi olmasının zorluğu ve dolayısıyla çevre koruması konusunda talebi olmaması da önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, gelir seviyesi çok düşük olan ve halkın açlık sınırında olduğu ülkelerde kısa vadeli ve miyop politikaların ağırlıkta olması ve geleceğin hesabının yapılmaması doğaldır.

HAVA KİRLİLİĞİ SIFIR MI OLMALI?

Yanlış anlaşılmaması gereken bir nokta, hava ve çevre kirliliğinin sıfıra inmesinin (çevrenin tamamen temiz olmasının) optimal sonuç olmadığıdır. Çünkü çevre temizliğinin bir maliyeti vardır. Üretim araçlarını ve teknolojilerini çevreyi hiç kirletmeyecek duruma getirmek (bütün ulaşım araçlarının elektrik ile çalışması, bütün fabrikaların güneş enerjisi ile çalışması, vs.) çok pahalı bir yatırımdır. Ve, şu an için, ileri ülkelerde bile sıfır çevre kirliliğine ulaşmanın ekonomiye getireceği fayda üretim teknolojilerini tamamen temiz duruma getirmenin maliyetini karşılayamamaktadır. Dolayısıyla “sıfır kirlilik” hedefi ekonomik mantığın dışındadır. Fakat önemli olan, ülke için “optimum kirlilik” düzeyinin neresi olduğunu hesaplamak ve emisyon düzenlemelerini ve diğer çevre yönetmeliklerini bu hesaba göre belirlemektir.

 İÇMEYE AYRANIMIZ YOKKEN, BU KONU FANTAZİ DEĞİL Mİ?

 Gelir seviyesi çok düşük olan, insanları açlık sınırında olan toplumlar “günü kurtarmak” derdinde olduklarından, ekonomik üretimden doğan çevre kirliliğinin geri dönüp ekonomiye yaptığı olumsuz etkiyi ihmal edebilirler.  Öte yandan, Türkiye gibi orta gelir düzeyindeki ülkelerde çevre kirliliğinin ekonomiye olan olumsuz etkisini hesaba katmak gerekir.

Bu konunun “fantazi” olup olmadığının cevabını vermek için şu gibi sorulara cevap vermek yeterlidir.

1) Hamile iseniz, doğumda çocuğunuzun hava kirliliği yüzünden ölmemesi için gelirinizden kaç TL feragat etmek istersiniz?

2) 45 yaşında kanserden ölmek yerine 75 yaşına kadar yaşamak için, her ay maaşınız ne kadarını vermek istersiniz?

3) Çocuğunuzun öğrenme zorluğu yaşayarak az gelirli ve zor bir hayat geçirmesine engel olmak için kaç TL verirsiniz?

4) 60 yaşında emekli olup 75 yaşında  ölmeyi planlarken, hava kirliliği yüzünden kanser olup 40 yaşında ölme riskinizin % 5 olduğunu anladınız.  Bu riski sıfıra indirip 75 yaşına kadar yaşamak için her ay maaşınız ne kadarını vermeye razısınız?

Bu tip sorulara verdiğiniz cevaplar sıfırdan büyük rakamlar içeriyorsa, bu sizin için ekonomik gelişme  ile çevre kirliliği ilişkisinin “önemsiz bir detay” olmadığını gösterir.

Twitter: @NaciMocan

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>