Kategori arşivi: Verimlilik

Eğitim, Verimlilik ve Bireysel Kazanç

Bir önceki yazıda,  űlkedeki eğitim dűzeyinin artmasının o űlkenin gelir dűzeyine doğrudan ve olumlu etkisi olduğunu yazdım. Ancak, ülkeler bireylerin toplamıdır ve “ülke geliri ” bu bireyler tarafından üretilen ürün ve hizmet değerlerinin ta kendisidir. Yani, meselenin temelinde yatan soru, bireyler daha eğitimli olduklarında onların ekonomik üretkenliklerinin ve kişisel gelirlerinin artıp artmağıdır.

Bir işte çalışan insanların gelirleri ile onların eğitimlerinin ilişkisini  incelediğimizde, eğitimli kişilerin gelir düzeylerinin az eğitimli olanlara kıyasla  her zaman daha yüksek olduğunu buluyoruz. Bu bulgu çoğu insan için şaşırtıcı olmayabilir.  Fakat,  eğitim yükseldikçe elde edilen gelirdeki artışın  boyutu şaşırtıcı olabilir.

Aşağıdaki iki grafik, yüksek gelirli bir ülke olan ABD ile, gelişme sürecinde bir ülke olan Türkiye’ de farklı eğitim seviyesine sahip insanların 2010 yılındaki ortalama brüt ücretlerini  gösteriyor.

Blog2_WagesUSA_Turkish

Amerika eğitim düzeyi yüksek bir ülke iken (13.4 yıl) Türkiye’nin eğitim seviyesi Amerika’nın ancak yarısına denktir (6.6 yil).  Fakat, iki ülkede de daha fazla eğitimli insanların aldıkları űcretler, daha az eğitimli olanlara kıyasla daha yüksektir. Amerika’da lise diploması olmayan kişiler saati ortalama 12 dolara çalışırken, lise mezunlarının  ücreti %33 daha yüksektir (16 dolar).  Amerika’da űniversite mezunu olanların kazandığı saatlik ücret, lise mezunlarından %75 daha fazladır (28 dolar).  Yűksek lisans (Master ve doktora) sahibi insanların ortalama saat űcreti ise 35 dolardır.

Blog2_WagesTurk_EnglishAynı yapı Türkiye’de de vardır. Ortaokul düzeyinde ve daha az  öğretim almış bireylerin elde ettikleri saatlik ücret 5.1 TL iken, lise mezunlarının saat ücreti 6.4 TL, yani %25 daha fazladır. Teknik lise mezunlarının saat başı kazandıkları űcret, ortaokul ve daha dűşűk eğitimlilerden %50 daha yüksektir.   Tűrkiye’de űniversite mezunlarının ücretleri ise, lise mezunlarının iki katıdır.

Bunlar, ciddi farklılıklardır; ve, çalışanların maaş ve ücretlerinin onların eğitim düzeylerine göre bu şekilde farklılık göstermesi, dűnyanın her ülkesinde böyledir.  Çin’den İngiltere’ye, Endonezya’dan İsrail’e, bu yapı bütün ülkelerde mevcuttur.

Tabii burada sorulması gereken soru şudur: Ücretlerdeki bu farklar acaba gerçekten eğitimin etkisini mi yansıtır, yoksa başka bir olgunun mu göstergesidir?  Őrneğin, “belki de eğitimli insanlar, bağlantıları ve ilişkileri kuvvetli olan varlıklı ailelerden geliyorlardır.  Bu yüzden, bu tip varlıklı ailelerin çocukları, eğitim almasalar bile, aileleri sayesinde zaten daha fazla gelir sahibi olacaklardı” denebilir.  Eğer bu varsayım doğru ise, durum şudur: Varlıklı ailelerin çocukları, dar gelirli ailelerin çocuklarına oranla daha fazla eğitim alırlar, ve bu varlıklı çocuklar bűyűdűklerinde daha fazla gelir sahibi olurlar.  Fakat, ortaya çıkan bu gelir farkının sebebi eğitim değil, aileler arasindaki servet farkıdır.

Başka bir olasılık daha var. İnsanların zeka ve disiplin gibi özellikleri onların verimliliklerini ve kazançlarını olumlu etkiler.  Dolayisiyla, zeki ve disiplinli insanların bu özellikleri onların gelirlerinin yüksek olmasına sebep olur.  Őte yandan, daha zeki ve disiplinli bireyler okulda daha başarılı olmaya eğilimlidirler. Bu demek oluyor ki, zeki insanlar için okula gidip eğitim almak daha kolay olduğundan, zeki insanlarin eğitim seviyesi daha yüksek olacaktır.  Ve bu tip insanlar genelde daha verimli olduklarından maaş ve ücretleri de yüksek olacaktır. Eğer bu sav doğruysa, insanlar  daha uzun sűre okula gittikleri için değil, okulu bırakanlardan daha zeki oldukları için daha yüksek kazanç elde ediyorlar demektir.

Ekonomistler bu ve benzeri bir çok faktörűn etkilerini hesaba katarak yaptıkları analizler sonucunda, eğitimin kazançlar üzerindeki gerçek  etkisini ortaya çıkarmış durumdalar. Bu alanda yapılan araştırmaların ortaya çıkardığı sonuç sudur: İnsanların zeka düzeyi, azimleri, disiplinleri, ailelerinin serveti  ve kazançlarını etkileyebilecek olası tűm faktörleri hesaba kattıktan sonra, bir yıl daha fazla eğitim sahibi olmak, çalışanın gelirini ortalama %10 artırır.

Daha detaya inmek gerekirse: yaşları, cinsiyetleri, iş tecrübeleri, aile profilleri, zeka düzeyleri ve benzeri bir cok kişisel özellikleri, ve çalıştıkları endüstri alanı da aynı olan iki insanı ele alalım. Eğer bu insanlardan birincisi diğerinden 3 yıl daha fazla eğitim almış ise, aldığı ücret diğerinden %30 daha fazla olur. Bu, eğitimin ücretler üzerindeki direkt etkisidir.

Bu %10 luk getirinin sebebi, eğitimin insanlarin kognitif yeteneklerini (beyni daha iyi kullanarak  analiz yapabilme ve bilgi sahibi olma yeteneği) ve becerilerini geliştirmesidir. Sonuç olarak, daha eğitimli insanlar iş gücü piyasasında daha üretken olurlar ve daha yüksek gelir elde ederler.

Eğitimin maaşlar ve űcretler üzerindeki etkisi düşük gelirli ülkelerde daha fazladir. Gelişmekte olan ülkelerin çalışanları, okula gittikleri her bir yıl için, ücretlerinde %15 artış görürler.  Benzeri şekilde, eğitimin kadınların ücretleri űzerine olan etkisi, erkeklerin ücretleri űzerine olan etkisinden daha bűyűktűr.

Ayrıca, eğitimin getirisi (ücretlere olan etkisinin boyutu) son yıllarda giderek daha da artmaktadir. Eğitim seviyesi yüksek olan bireyler iş gücü piyasasında giderek daha fazla ödüllendirilirken, az eğitimli insanların gelirlerinde bir artış görülmemektedir. Bunun kaynağı, teknolojik gelişmelerin çalışanları bu yeni teknolojileri yetkin bir şekilde kullanabilme ihtiyacinda bırakmasıdır.

Tüm bunların anlamı şudur.  Eğitim, çalışanların beceri seviyesini, verimliliğini ve dolayısıyla gelirlerini artıran çok önemli bir yatırımdır. Bu yatırım, özellikle düşük eğitim düzeyine sahip olan toplumların ekonomik gelişmesi için daha da önemlidir.