Tűrk Kadını ve Tűrkiye’nin Milli Geliri

Bir önceki yazıda, bir űlkede kişi başına çalışılan saat miktarının dűşűk olmasının, o űlkenin refah dűzeyine (kişi başı milli gelire) doğrudan olumsuz etkisi olduğunu belirttim.  Tűrkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) űlkeleri içinde, kişi başına çalışma saatinin en dűşűk olduğu űlke.   Dolayısıyla, bu durum, Tűrkiye’nin gelir seviyesinin dűşűk olmasının en önemli nedenlerinden biri.

Bu yazının konusu ise, Tűrkiye’de  kişi başına çalışılan saat miktarının neden dűşűk olduğunun biraz daha açılması.

Kişi başına çalışılan saat miktarı, űlkede bir yıl içinde çalışılan toplam saat miktarının, çalışma yaşında olan (15-64 yaş arası) nűfusa bölűnmesi ile bulunur.

Bu ise, aşağıda denklemde görűldűğű űzere, iki parçaya ayrılabilir.  Bunlardan birincisi, çalışan insanların kaç saat çalıştıkları; ikincisi ise, toplumdaki insanların yűzde kaçının çalıştığıdır.  Bu ikinci terime “istihdam oranı” diyoruz.EquationÇalışan insan başına dűşen çalışma saati arttıkça, yani her çalışan kişi daha fazla çalıştıkça (Yukardaki eşitlik işaretinin sağındaki birinci terim), toplumda fert başına dűşen çalışma saati artar. Aynı şekilde, toplumun çalışan insan oranı arttıkça, (eşitlik işaretinin sağındaki ikinci terim), o űlkede kişi başına dűşen çalışma saati artar.

Aşağıdaki grafik, OECD verileri kullanarak, Tűrkiye’de ve diğer bazı űlkelerde çalışan insanların yılda kaç saat çalıştıklarını gösteriyor.Fig1

Őrneğin Norveç ve Danimarka’da çalışanlar yılda ortalama yaklaşık 1,480 saat çalışırken, bu rakam Fransa’da 1,500 saat. Gűney Kore’de çalışan insanlar yılda ortalama 2,234 saat çalışırken, Japon çalışanı, o űlkenin űretimine yılda 1,800 saat katkı yapıyor.

Tűrkiye’de çalışan insanlar yılda ortalama 1,830 saat çalışıyorlar.  Bu rakam, diğer bazı űlkelerin çalışanlarına kıyasla dűşűk olmakla birlikte, OECD ortalamasının űstűnde.  Bu demek oluyor ki, Tűrkiye’de çalışan insan, diğer űlkelere kıyasla daha az çalışmıyor.

Şimdi de, değişik űlkelerdeki istihdam oranlarına, yani, o űlkelerde çalışma yaşında olan insanların yűzde kaçının çalıştığına bakalım.  Aşağıdaki grafikte görűldűğű űzere, çoğu űlkede, istihdam oranı %65 civarındadırBu demektir ki, 15-64 yaş arası her 100 kişiden 65 tanesi o toplumda bir iş yapmaktadır.  İsviçre, Lűksemburg gibi bazı űlkelerde ise bu oran %85’leri geçmiş durumdadır

Fig2Tűrkiye ise,  istihdam oranının OECD űlkeleri içinde en dűşűk olduğu űlkedir. Tűrkiye’de çalışabilecek yaşta olan her 100 kişiden sadece 45’i çalışmaktadır.

Tűrkiye’deki bu derece dűşűk çalışma eğiliminin nedenlerini açıklamadan önce, basit bir örnek vererek bu durumun sonuçlarını bir kez daha görmekte fayda var.

İki űlke dűşűnűn.  İkisinin de nűfusu 100 kişi olsun.  Her iki űlkede de 15 yaş altı ve 64 yaş űstű (yani, çok genç ya da emekli olabiliecek yaşta olan) 20 kişi olsun.  Bu demektir ki, her iki űlkede de çalışabilecek yaşta olan 80 kişi vardır.  Bu űlkeler aşağıdaki tablonun iki satırında gösterilmiş durumdalar.   Sarı rankle gösterilen birinci űlkede, çalışabilecek olan 80 kişiden 50si çalışmak istesin.  Bu 50 kişi, űlkedeki işgűcű sayısıdır.  Bu sarı űlkede işsizlik oranı %10 olsun.  Bu demektir ki, bu birinci űlkede çalışmak isteyen 50 kişiden %10’u (5 tanesi) iş bulamayacak, geri kalan 45 kişi çalışacaktır.  Bu 45 kişi, űlkedeki istihdamdır.  Çalışan her 45 kişi yılda 2,000 saat çalışırsa, bu ekonomide yılda toplam 90,000 saat çalışılmış olur. Űlkedeki işçi verimliliğinin 5 olduğunu varsayarsak, bu demek olur ki, bu űlkede  90,000 saat toplam çalışma ile űlkenin milli gelir $450,000 olacaktır.  Űlkede 100 kişi yaşadığına gore, űlkenin $450,000 toplam űretimi (milli geliri) 100 kişiye bölűnűnce, űlkede kişi başı gelir $4,500 olacaktır.

LongTableŞimdi, mavi rekle gösterilen ikinci űlkeye bakalım. Bu űlkede de yaşıyan insan sayısı 100, ve çalışabilecek insan sayısı 80.  Mavi renkle gösterilen bu ikinci űlkenin diğerinden tek farkı,  bu ikinci űlkede 50 yerine 70 kişinin çalışmak istiyor olması. Bu űlkede de, diğeri gibi, işsizlik oranı 10% olduğu için, çalışmak isteyen bu 70 kişiden ancak 63 tanesi çalışabilir olsun.  Bu insanların her biri, diğer űlkedeki gibi, yılda 2,000 saat çalışsınlar ,ve űretkenlikleri de diğer űlke ile aynı olsun.

Tabloda belli olduğu űzere, bu iki űlke birbiri ile her bakımdan aynı olmakla birlikte, ikinci űlkenin iş piyasasında çalışan (istihdam olan) insan sayısı daha yűksek olduğundan, ve dolayısıyla bu űlkede toplam daha fazla saat çalışıldığı için, bu ikinci (mavi) űlkede toplam milli gelir $630,000 olacak, ve bu gelir 100 kişiye bölundűğűnde kişi başı milli gelir $6,300 olacaktır.

Sonuç olarak, birinci űlkede, 45 kişi 100 kişiyi beslemek için çalışırken, ikinci űlkede, 100 kişiyi desteklemek icin 63 kişi çalışmaktadır ve bu yűzden ikinci űlkenin ortalama insanı daha zengindir.

Peki, Tűrkiye’de insanların çalışma oranları neden dűşűk?  Bunun cevabını vermeden önce, toplam istihdamı erkek ve kadın olarak ayıralım ve ortaya çıkan tabloya bakalım.

Table

Yukardaki  tabloda görűldűğű űzere, Dűnya’nın bir çok űlkesinde erkek nűfusun %75 – %80’i çalışmakta iken, Tűrkiye’de bu oran %66’dır.  Diğer bir deyişle, Alman erkeklerinin yűzde 76’sı, Meksika’lı erkeklerin 81’i, Rus erkeklerinin yűzde 73’ű, Japon erkeklerinin yűzde 89’u  çalışırken, Tűrk erkeklerinin sadece yűzde 66’sı çalışmaktadır.

Daha da vahimi, başka űlkelerde kadınların yaklaşık %65’i çalışmakta iken, Tűrkiye’de her 4 kadından ancak biri çalışmaktadır.

Őzet olarak, Tűrkiye’deki durum şudur: Çalışan insanlar, yılda çalışılan saat miktarı olarak, Dűnya ortalamasının uzerinde çalışmaktadırlar.  Őte yandan, toplumun önemli bir kısmı hiç çalışmamaktadır.  Toplumun (erkek-kadın) %45’ı çalışarak, hem kendilerini hem de çalışmayan %55’i destekler durumdadır.  45 kişinin elde ettiği gelirle 100 kişiyi destekleyen bir ekonomide, kişi başına geliri hizla bűyűtmek hayali, gerçeklerle çelişmektedir!

Őzellikle Tűrk kadınlarının istihdam oranının bu derece dűşűk olması Tűrkiye’nin gelişme çabaları önűndeki en bűyűk engeldir.

Dűnya’nın gelişmiş ve hızla gelişen ekonomileri, kendi űlkelerinin kadın-erkek tűm beşeri sermayelerini kullanarak vatandaşlarının gelirini ve dolayısıyla refahını hızla artırmaya çalışırken, Tűrkiye’deki durum, kadınların ekonomik hayatın bu derece dışında olmasından dolayı, tek ayakla koşmaya çabalayarak, iki ayağını da serbestçe kullanan diğer koşucularla yarış etmeye benzer.

Burada akla hemen şu gelebilir.  Tűrkiye’de kadınların dörtte űçű ev dışında çalışmıyorlar; fakat bu demek değildir ki, bu kadınlar topluma katkıda bulunmuyorlar.  Çalışmayan ev kadınları, evde çocuk bűyűterek, hane içi űretim yaparak (ev işi, yemek, vs.) ailelerine ve topluma ekonomik katkıda bulunmaktadırlar.  Bu doğru bir gözlemdir.  Gerçekten de, özellikle gelişmekte olan ekonomilerde bu tip kayda geçemeyen faaliyetler, milli geliri olduğundan daha dűşűk göstermektedir.  Őrneğin, lokantada yemek yediğinizde, bu yemeği ortaya çıkaran aşçının ve garsonun emeği, milli gelirin bir parçası olarak kayda geçer, fakat aynı yemeği evde pişirdiğinizde, yemek yapmak ve sunmak için harcanan zamanın değeri, gayri safi milli hasıla içinde gözűkmez.  Fakat bu durum, az çok her űlkede geçerlidir, ve ekonomistlerin yapmış oldukları çalışmalar göstermiştir ki, bu şekilde kayda girmeyen (ev içinde yapılan) ekonomik faaliyetleri hesaba katmak, kişi başına gayri safi milli hasılayı ölçűde (fakir űlkelerde bile) değiştirmez.

Ayrıca, çocuk bűyűtmek, ev űretimine katkıda bulunmak gibi faaliyetler, sadece Tűrk kadınına mahsus değildir.  Kadınların %60, %65 gibi oranlarda çalıştığı űlkelerde de çocuklar bakılmakta, yemekler yapılmakta, aile hayatları yaşanmaktadır. Kadınların yűksek oranda çalıştığı toplumlarda, çocuklar okulda daha az başarılı, aileler daha az mutlu değildir.

Çalışma oranının bu derece (özellikle kadınlar için) dűşűk olmasının sebepleri arasında yanlış ve ters vergi ve teşvik politikaları, iş piyasalarında kadınlara karşı ayrımcılık, eğitimsizlikten kaynaklanan işçi vasıfsızlığının yol açtığı űcret dűşűklűkleri, ve kadınların ekonomik ve sosyal hayattaki rolű hakkında toplumun  tavrı vardır.  Yapılmış olan bilimsel çalışmalardan edinilen bilgiler ışığında, doğru politikalarla bu problemi çözmek zor değildir.  Bilimsel kökenli çözűmlerin neler olduğunu daha sonraki yazılarda belirteceğim.

 

Tűrk Kadını ve Tűrkiye’nin Milli Geliri” üzerine 3 yorum

  1. Bu husustaki son üç yazınızı okudum. Hiçbirinde yeterince iş imkanı olup olmadığına değinmediğinizi gördüm. Sebebi merak ediyorum.

  2. Neden sadece iş hayatına katılmayan kadınlardan bahsediliyor. Sanki erkeklerin tamamı iş hayatında. işyerşeri istihdam edecek erkek işçi bulamıyorda kadınlar çalışsın deniyor. Sonuçta işverenin ihtiyacı olan açık iş sayısı ortada ve bu iş yerinde çalışacak kişi sayısı değişmiyor. Orada çalışacak kişinin cinsiyeti neden bu kadar önemli onu anlamış değilim.

  3. Hocam Ben İktisat Lisans Mezunuyum. Yüksek Lisansımıda yine iktisat anabilim dalında bir devlet üniversitesinde yapmaktayım. Finans Dersinde meslektaşınız olan bir zat herkese bir konu verip üzerinde minik bir tez hazırlayın gelin dedi. 3 sayfa getirende 90 aldı. 40 sayfa yazıp getiren bende 90 aldım. söylermisiniz daha niye çalışayım ki ? KPSS’de yapılan sorular ortada türkiyedeki en iyi diye şişirilen üniversitelerin 30 soru üzerinden aldığı ortalamanın ne rezil halde olduğuda çok açık (linkten bakabilirsiniz). İktisatçıyız Bırakın İstatistiği Ekonometriyi daha matematikten bi haberiz. Türkiyede matematiğin gelişmemesindeki en büyük engelin üretkenlikteki gibi tembellik olduğunu hiç mi hiç zannetmiyorum. En önemli sebep dayakçı ve egoist matematik öğretmenleridir. Matematikten nefret eden iktisatçılar, ekonometri mezunları ortalıkta boş boş dolaşıyor. Sonrası malum matematik bölümlerinde iş bulamayan alese girip tek ekonomi sorusu yapmadan iktisat hocası olsun. Sonrada faiz %7 mi olsun yoksa müdahale edilmesin mi diye iktisat bilen matematik bilmeyen veyahut matematik bilip iktisat bilmeyen iktisaçılarla tartışalım.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>