Türkiye’de entellektüellerle alay edilir. “Entel” lakab? tak?lan ve “Entel-dantel” denilerek alay edilen, topluma yabanc? oldu?u dü?ünülünen bir insan tipidir Türk entellektüeli.
“Entel” lakab? entellektüel’in k?saltmas?d?r. Entellektüel, Türkçe’ye ?ngilizce “intellectual” kelimesinden girmi?tir. “Intellectual” zeki, ak?ll? ve bilgili anlam?na geldi?i i?in, “entel” kelimesi, akl?n? kullanan, e?itimli, ayd?n insan demektir. Okuyan, dü?ünen, akl?n? kullanan, fikirleri, felsefeleri kar??la?t?ran, analiz yapabilen, fikir üreten, bilimsel metodu bilen, tarih ve sanat bilgisi derin entellektüel insanlar bir ülkenin dü?ünce liderleridirler.
Her toplumda oldu?u gibi, Türkiye’de de ger?ek anlamda entellektüel olmayan, fakat kendisine entellektüel havas? vermeye ?al??an insanlar tabii ki vard?r. Ayr?ca, sahte olmayan, gercek Türk entellektüellerinin bile ne kadar üretken olduklar?, ülke ve dünya i?in ne öl?üde fikir ve bilgi üretebildikleri, topluma ne öl?üde yol gösterici olduklar? tart???l?r.
Fakat Türkiye’de entellektüeller, üretken olmad?klar? i?in de?il, s?ra d??? olduklar?, herkes gibi olmad?klar? i?in kü?ük görülürler. Entellektüel, ya da “entel benzeri” insanlar Türkiye’de kolayca alay konusu olabilirler. Örne?in, yabanc? dil bilmeyen bir politikac?, rakibi olan, üç yabanc? dil konu?an ve e?itimli ba?ka bir politikac?n?n yabanc? dil bilmesi ile alay etmenin halk taraf?ndan olumlu kar??lanaca??n? dü?ünebilir ve hakl? ??kabilir.
Öte yandan, e?itim ile, bilgi birikimi ile, dü?ünce ve zeka ile alay etmek, cehalet ve aptall?k ile övünmek anlam?na gelir.
Tarihimizde bu durumun hep böyle olmad???n?, tam tersine, bilgili, okumu?, entellektüel insanlara toplumun ve liderlik durumunda olanlar?n de?er verdiklerini biliyoruz. Bunun en iyi örneklerinden biri, 1453 y?l?nda Fatih Sultan Mehmet’in Istanbul’u fethinden sonra ?ehre girerken kendisine verilen ?i?eklerin ö?retmeni Ak?emsettin’e verilmesini istemesi, ve bir tevatüre göre, Ak?emsettin’in at?n?n aya??ndan s?çrayan çamurun kaftan?n? kirletmesi üzerine, “Hocam?z?n at?n?n aya??ndan ç?kan çamur bizim kaftan?m?z? kirletmez. Öldü?ümde tabutumu bu kaftanla örtün” diye vasiyet etmesidir. Atatürk’ün bilime, sanata çok önem veren, okuyan, dü?ünen bir entellektüel oldu?unu, ve Türkiye’nin entellektüel yap?s?n? güçlendirmek için yapt??? çal??malar? da biliyoruz.
Bilgiye, e?itime, yarat?c?l??a, sanata önem veren bir kültürün, zaman i?inde de?i?erek neden bilgi ve e?itimi de?il, tam tersine cehaleti takdir eden duruma geldi?ini ve durumun kimlerin i?ine yarad???n? tart??mak önemli olsa da, daha önemli olan konu ?udur: Entellektüellik ile, yani ak?l, zeka ve bilgi ile alay eden bir toplumun ekonomik aç?dan üretken olamayaca??n?, ve dolay?s?yla fikir üreten “entel” ülkelerin arkas?ndan kör-topal gitme durumunda kalaca??n? bilmek gerekir.
“Entel” insan yaratmak yerine, “entel” vatanda?? ile alay edip onu kü?ük görmeye çal??an bir toplum, bilimde , teknolojide, sanatta ba?kalar?n? takip ve kopya etmekten ba?ka ?aresi olmayan, uzun vadede geli?mi? “entel” ülkelerin prangas?z kölesi olmaya mahkum, ve ortalama gelir seviyesi o ülkeler seviyesine yükselemeyecek toplumdur.
Bu durumun çok basit bir örne?i Türkiye ile Fransa’nin kar??la?t?r?lmas?d?r. Paris’in göbe?inde, Latin Mahallesi denen yerde, Frans?z Devrimi’nden önce yap?lm??, Pantheon ad?nda görkemli bir bina vard?r. Kilise olarak yap?lan ve y?llarca kilise olarak kullan?lan bu muhte?em bina, daha sonra Frans?zlar taraf?ndan ülkenin önemli entellektüellerinin defnedildi?i bir “An?t Kabir” haline getirilmi?tir. Fransa’n?n önemli dü?ünür, bilim insan? ve yazarlar?n?n gömüldü?ü bir mekân olarak kullan?lan bu binaya girince, Emile Zola’dan Voltaire’e, Marie Curie’den Jean-Jacques Rousseau’ya ve Victor Hugo’ya kadar bir ?ok Frans?z entellektüelinin binan?n i?indeki an?t mezarlar?, bu insanlar?n Frans?zlar i?in ne derece önemli oldu?u gerçe?ini gösterir.
Kendi “Entel” insan?na de?er veren, kendi çocu?unun cahil de?il entellektüel olmas?n? arzu eden toplum ise, ara?t?rmaya, dü?ünmeye, tart??maya, üretmeye, yenili?e aç?k olur. Böylelikle, o toplum dünyaca önemli sanat??lar, bilim insanlar?, filozoflar üretir ve bu durum ülke insan?n?n refah?na da yans?r. Örnek: Türkiye’de ?u ana kadar Nobel Ödülü alan bir ki?i vard?r (yazar Orhan Pamuk). Fransa ise ekonomiden fizi?e, edebiyattan t?bba ve kimyaya kadar de?i?ik alanlarda 67 Nobel ödüllü insan yaratm?? durumdad?r. Bunun sonucu, Turkiye’de ki?i ba??na gelir $10,000 iken, Fransa’da ki?i ba??na gelir 43,000 dolard?r. Türkiye’de her do?an 1,000 bebekten 17’si ölürken Fransa’da her 1,000 bebekten sadece 4’ü hayat?n? kaybetmektedir. Türkiye’de insan ömrü Fransa’dan 7 y?l daha azd?r. Di?er bir deyi?le, neresinden bakarsan?z bak?n, Frans?z insan?n?n refah?, Türk insan?ndan çok daha yüksektir.
Bu durumdan ??k?? yolu var m?d?r? Tabii vard?r. Kültür de?i?imi san?ld??? kadar zor olmayan bir olgudur. Toplumun liderlerinin etkisi ile ve e?itim sisteminde yap?lacak bir-iki de?i?iklik ile bu ?ok gerekli de?i?imin k?v?lc?m? yarat?labilir.
Bunun pratikte nas?l yap?labilece?ini (örnegin, ilkokuldan ba?layarak uygulanmas? gereken basit fakat etkili bir projeyi, ve baz? seçkin lise ve üniversitelerde Türkiye’nin entellektüel liderli?ini yapacak yeni insan tipinin nas?l yeti?tirilebilece?ini) bundan sonraki iki yaz?da açaca??m.